
Şule Erciyas
Dinimizi Allah’ın Emrettiği Gibi Yaşamak
Kuran’ı okuyup anlamanın asıl hedefi, onu hayatın her alanında yaşamaktır. Müslüman toplumlar cahiliye döneminden sonra peygamber efendimiz (sav) örnek yaşantısı ve Kuran’a göre bir hayat yaşamayı mümkün kılarak Müslümanların Kuranı Kerime göre yaşamalarını bildirmiştir. Kuran’ı Kerime göre yaşamanın vazgeçilmez şartı Kuran’ı Kerimi doğru anlamak, doğru yorumlamaktır. Günümüzde birçok insanın yaptığı gibi önümüze sadece Kuran’ın metnini koyup, metnin sadece anlamlarına bakarak Kuran’ı anladığımızı söyleyemeyiz. Çünkü bir metni doğru anlamanın yolu sadece Arapçasını değil mealine ve tefsirlerine bakılmalıdır. Aksi halde metni dinimizin verdiği mesajın anlamını anlamamış oluruz. İbn-i Ömer’den (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamber şöyle buyurmuştur. Kuran’ı Kerim’in indiriliş hikmeti de, anlaşılmak ve yaşanmaktır. Nitekim Kuran’ı Kerim’deki şu ayet-i kerime Hz. Peygamber’in, insanların Kuran’ı anlamasına yardımcı olmak hususundaki görevini belirlemektedir, Kuran’ı sana insanlara gönderileni açıklayasın diye indirdik Belki düşünürler Kuran’ı Kerim’de bundan başka Kuran’ın anlaşılmasını sağlamaya yönelik emirler ihtiva eden pek çok ayet-i kerime bulunmaktadır. Kur’ân’ı Rabbimizin bizlere yolladığı bir mektup gibi algılamak, insanda onu anlama duygusunu harekete geçirir. Öyle ya, bir dostumuz bile bir mektup gönderse talebi nedir diye merak eder, anlamaya çalışırız. Çünkü anlamadan talebini yerine getirmemiz mümkün değildir. Hz. Osman’ın: Seven sevgilisinin kelâmından doymaz” sözü çok anlamlıdır. Hz. Peygamber’in Kuran’a karşı üç önemli görevi vardır. Bunlardan biri tebliğ, öbürü teybin diğeri ise tatbiktir. Tebliğ görevi, ilâhî mesajı artırıp eksiltmeden olduğu gibi insanlara aktarmaktır. Teybin Kuran’ı açıklamak; onun anlaşılması zor olan cihetlerini izah etmek demektir. Tatbik ise onu yaşamaktır. Kuran’da, Allah Resulü’ne kitap ve hikmet indirildiği, bilmediği şeylerin kendisine öğretildiği beyan edilmektedir. Kitaptan maksat Kuran’dır. Hikmet ise genellikle sünnet olarak yorumlanmıştır. Kitapta muhkem ve müteşâbih olmak üzere anlaşılması kolay ve zor olan ayetler vardır. Manası zor olan ayetlerin anlaşılması Hz. Peygamber’in rehberliğinde gerçekleşebilecek bir husustur. Çünkü Kuran’da kapalı kalan bazı konuların açıklanması, Hz. Peygamber’in sünneti sayesinde gerçekleşmiştir. Nitekim Kuran’daki, Aranızda meşru olmayan yoldan elde edip yemeyin hükmünü sünnet, Rızası olmadıkça kişinin malı, bir başkasına helâl olmaz şeklinde açıklamıştır. Kuran’ın okunup ahkâmıyla amel edilmemesi ya da hayata tatbik edilmemesi hususu genellikle şöyle bir örnekle izah edilir. Kuran ayetlerini anlamak, hükümleri üzerinde düşünmek, inceliklerini kavramak ve öğüt alıp uygulamak maksadıyla okunur. Nitekim Kuran, bir hidayet kaynağı ve bir hayat rehberidir. İnsanın onun yol göstericiliğinden istifade edebilmesi için anlamıyla buluşması gerekir. Anlamıyla buluşulmadığı takdirde, Kuran’ın emir ve yasaklarından, uyarı ve müjdelerinden haberdar olunamayacaktır. Sonuçta insan, düşünce ve davranışlarında da onun etkisini göremeyecektir. Kuran’ın insanların yolunu aydınlatan bir kitap olması, onun içerdiği emir, yasak, korkutma, müjde, hikmet ve öğütlerinin anlaşılmasını gerektirir. İslam’ı doğru bir şekilde yaşayabilmek, Kuran ve sünnetin koyduğu ölçüleri bilmekle mümkündür. Aksi takdirde insanlar din adına yanlış ve hurafe türü şeylere inanacak, hakikatten sapacaktır, bu yüzden Allah’ın bize göndermiş olduğu dinimizi okuyup araştırıp Kuranı Kerime göre hayatımızı yönlendirmeliyiz. Yaşamalıyız ve yaşatmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.