
Adem Çetin
Bir Küçük Sınav Meselesi
Sınav deyince neredeyse hepimizin içine bir korku düşüyor. Neden sınavlardan korkuyoruz? Mesele hazır olmamak mı? Hep kazananları konuşmak mı? Bak Ahmet’in oğlu neler yapmış mı? Bu hafta LGS ve ÖSS (TYT ve AYT ama ben ÖSS diyeceğim.) öğrencileri bayağı bir zorladı. Ağlayanlar, sınava yetişemeyenler, küpesini çıkaramayanlar, ağaç diplerine koyulmuş otobüs kartları, otların arasına saklanmış 20 liralar, ağacın üstünde çocuğunu bekleyenler, dua edenler vb. film sahnesi gibi anlardı. Haberleri izleyince size de “çok saçma ya bunlar” diyeceğiniz görüntüler oldu değil mi? Ben pek şaşırmıyorum artık…
Meseleye en baştan başlayalım. Bu sınavlar olmak zorunda mıdır?
Eğer yeterli sayıda nitelikli okul yoksa ve seçme yapmak zorunda ise bu sınavlar olmak zorundadır. LGS’den başlayalım. Eskiden Fen lisesi, Öğretmen lisesi, Anadolu lisesi vardı. Bu üç okula az sayıda öğrenci alınırdı. Diğer öğrenciler ise karma şekilde evinin en yakınındaki okula giderek kayıt olurdu. Ben de bir okul kazanamadım ve gittim normal bir lisede okudum. Benimle okuyan arkadaşlardan tıp kazanan da oldu okulu bırakan da oldu. Öğretmenlerimiz de gayet yeterli ve iyiydiler. Şimdilerde ise en üst puandan en alt puana kadar öğrencileri sıralıyoruz. Ergenlik döneminde (belki de en sorunlu dönemlerinde) sınavla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu konuda net fikrim şudur. Fen liseleri devam etsin. Ortalama bin civarında ilçe olduğunu düşünelim, 120 öğrenci alsınlar toplamda 120.000 öğrenci seçilmiş bir okulda okusunlar. Geriye kalan öğrenciler ise evlerine en yakın okula herhangi bir şart olmaksızın kayıt yaptırsınlar. 1 milyon öğrenci sınava girmez, en fazla 500.000 kişi sınava girer. Evlerine yakın iyi bir okul da olduğu için stres dolu bir yıl yaşamazlar. Kendilerini keşfedecekleri dönemde kendilerini kaybetmezler…
Gelelim meselenin büyüğüne ÖSS… Bu sınava ister 18 yaşında olun, ister 80 yaşında olun girebilirsiniz. Eskiden kat sayılar, bölümler şunlar bunlar vardı. Şu an hiçbir engel yok. İstediğin sınava gir, istediğini çöz ve puanına göre git oku. Memleketin dört bir yanında neredeyse her bölüm var… Ne kadar kolay söyledin hocam ya, diyebilirsiniz… Bu buzdağının görünen yüzü tabi ki de…
Nitelikli bir okul için genelde ilk 100.000’e girmek gerekiyor. Sınava 3 milyona yakın kişi giriyor. Devlette toplamda 5-6 milyon memur var. Bunları düşünerek bölümler yazmak gerekir. Benim önerim: Bölümünüz devlet memuru da olabilsin, bir şirkette de çalışabilsin ve o da olmazsa kendinize o alanda iş yeri açma şansınız olsun. Bu üç şartı taşıyan bir bölüm seçin.
Anlamadığım bir şey ise bu iki sınavda da öğrencilerin evlerine yakın değil de uzak bir okulda sınava girmelerinin kime ne faydası var? Trafik, karmaşa, yanlış okul, sınava geç kalanlar, otobüs bulamamak, parasızlık, açlık vs. vs. Yakın bir okula verin herkes yürüyerek gitsin bu kadar basit…
Sınav zor meselesine gelirsek sınav her zaman zordur. Kolay, orta ve zor sorular vardır. Sana zor olan diğerine de zordur. Sana zor başkasına kolaysa o zaman kendine şu soruyu sormalısın, ben yeterli seviyede sınava hazır mıydım? Bence değildin. Binlerce soru çözmüş olabilirsin ama mental olarak sınava hazır mıydın? (Şüpheli!)
Dünya sınav dünyası ve biz bu dünyada sınavdayız. Hangi sınav ya da hangi sınavlar daha zor? Cevap yok…
Daha da acımasız olan soru şu: Hangi sınavdan kalınca kaybedeceğiz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.