
Şule Erciyas
Kurban Bayramı
Kurban bayramı Hz. Adem (a.s.)’dan günümüze kadar uzanan kadim bir ibadettir. Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Her ümmet için Rabbinizin kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah’ın ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.”(Hac, 22/34) Kurban kelimesi sözlükte, Yaklaşmak ve Allah’a yakınlık elde etmeye vesile olan şey anlamlarına gelir. Dini terim olarak ise; İbadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanın usulüne uygun olarak boğazlanması veya bu şekilde boğazlanan hayvan demektir. Arapçada bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denmiştir. Kurban kesen kişi, kestiği kurbanla İbrahim (a.s.) başta olmak üzere Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yaptığı gibi Allah’a ve O’nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O’nun rızasını kazanmak için her türlü fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur. Yaptığımız her işte ve ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde de niyetin önemli bir yeri vardır. Nitekim Yüce Allah bu hususa şöyle işaret etmiştir: “Onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Emrine uyarak ortaya koyduğunuz takvanız yani samimiyetiniz O’na ulaşır.”(Hac,22/37) Ayet-i Kerimelerde kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil de bu kesimi yapan kişinin niyet, samimiyet ve bağlılığının Allah’a ulaşacağı açıkça bildirilmiştir. Esasen kurban bayramı günlerinde kesilen kurbanı, diğer hayvan kesimlerinden ayıran da ibadet maksadıyla kesilmiş olmasıdır. Asıl olan da buradaki niyetin, bu emre boyun eğen Müslüman’ın kalbinin derinliklerindeki kastıdır ve bunun dil ile açıkça söylenmesine de gerek yoktur. Bu sebeple keseceğimiz veya kestireceğimiz kurbanların Rabbimizin katında makbul olabilmesi için niyetimize çok dikkat etmeliyiz. Et elde etmek veya adet yerini bulsun şeklinde bir örf veya âdete dönüştürmeden yalnızca Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve O’nun bize olan sonsuz nimetlerinin bir şükür nişanesi olarak kesmeliyiz. Bu niyetle kesilmiş bir kurbanla ilgili olarak Peygamber efendimiz, “Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki kesilen kurban, kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise, gönüllerinizi kurban ile hoş edin. Kurban Bayramı dışındaki günlerde dünyada sayısız hayvan kesilmekte ve bu hayvanların etinden de çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanmaktadır. Hâlbuki kurban bayramı günlerinde kesilen kurbanların etlerinden genellikle yoksullar ve yoksulları görüp gözetmek amacıyla kurulmuş hayır kurumları istifade etmektedir. Bu yönüyle Kurban, İslâm’ın temel hedeflerinden birisi olan sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın sergilendiği başat uygulamalardan birisidir. Kurban bir gelenek değil, kitap ve sünnetle emredilmiş bir ibadettir. Kurban ibadeti de, zekât ibadeti gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kuran-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Kendilerine ait bir takım faydalarına şahit olsunlar için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken üzerlerine Allah’ın adını ansınlar. Kestiklerinizden kendiniz de yiyin, yoksul ve fakirleri de doyurun.”(Hacc 22/28) Nitekim peygamber efendimiz, bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Allah’ın Rasûlü, beyaz renkli iki koç kurban ederdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.