Uzman Klinik Psikolog Sümeyye Özcan: Onaylanmaya bağımlı olduk
Günümüzde bireylerin hayatında büyük bir yer kaplayan sosyal medya, toplum üzerinde önemli etkiler oluşturuyor. Hızla yayılan ve çeşitlenen bu platformlar, bireylerin kendilerini başkalarıyla kıyaslamasına yol açabiliyor. Bu kıyaslama, yetersizlik duygusunu tetikleyerek zamanla depresyon gibi ciddi psikolojik sorunlara neden olabiliyor. Son yıllarda ise estetik operasyonlara olan ilginin artışı, bu durumun bir yansıması olarak öne çıkıyor. Ulus’a konuşan Uzman Klinik Psikolog Sümeyye Özcan, özellikle gençlerin filtreli ve kusursuz görseller karşısında “Karşılaştırma Tuzağı”na düşerek özgüven ve özsaygı sorunları yaşayabileceğini vurguluyor. Estetik operasyonların da “daha iyisi mümkün” algısını beslediğini ifade eden Özcan, “Güzellik üzerinden kurulan rekabet, benlik saygısını zedeleyerek dış onaya bağımlı bir ruh haline sürüklüyor” dedi.
ESTETİK TERCİHLERİNİ SOSYAL MEDYA BELİRLİYOR
Son yıllarda estetik operasyonlara olan ilgide gözlemlenen artışı değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Sümeyye Özcan, estetiğin tarihsel olarak “güzel olana ulaşmak, güzelliği aramak” anlamına geldiğini belirterek, günümüzde bu algının değiştiğini söyledi. Günümüzde güzel olmanın değişim olarak algılandığını belirten Özcan, “Sosyal medya kullanımının oldukça yaygınlaşması ve küçük yaş kitlesine kadar ulaşılabilir hale gelmesiyle aslında estetik algıları da insanlarda daha ulaşılabilir hale de gelmeye başladı. Maruz kalınan o estetik algısı oluşturacak o içerikler ise insanların tercihinin artmasına da sebep oluyor” ifadelerini kullandı. Özcan, insanlar artık “beğenilmek için” mi değişiyor yoksa “birilerine benzemek için” mi? sorusuna ise, “Bu kişiden kişiye değişirken ortalama olarak baktığımızda birçok insanın çıkış noktası beğenilmek ancak sonuç birilerine benzemekle bitiyor” dedi.
ÖZGÜN GÜZELLİK YERİNİ TEK TİP ESTETİĞE BIRAKIYOR
Özcan, günümüzde güzellik algısının giderek tek tipleştiğinin altını çizdi. Bunun temelinde insanların içinde bulundukları sosyal çevre gereği sosyal onay ve kabul görme isteğinin yattığını söyleyen Özcan, “Sosyal medya ve reklamlar, belli bir görünümü “ideal” olarak sunarak bu algıyı yüksek ölçüde destekliyor. Bireyler, kendilerini oluşturulan ve hatta dönem dönem değişen ideallerle kıyaslayıp farklılıklarını olumsuz görmeye başlıyor. Bu da özgün güzellik anlayışının yerini, toplumsal onay odaklı tek tip bir estetik algısına bırakıyor” şeklinde konuştu.
SOSYAL MEDYA GENÇLERİN BEDEN ALGISINI ETKİLİYOR
Sosyal medyanın özellikle gençlerin beden algısı üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu söyleyen Özcan, “Sosyal medyanın fazla ve bilinçsiz kullanımı, özellikle kimlik gelişimini henüz tamamlamamış ergenlik dönemi bireylerde ‘Karşılaştırma Tuzağı’ ve ‘Özsaygı Krizi’ne yol açabiliyor. Öyle ki “Mükemmel” fotoğraflar, filtreler ve düzenlemeler gençleri gerçekçi olmayan standartlarla karşılaştırıyor. Bunun yanında beğeni ve yorumlar özdeğeri dış onaya bağlıyor. Bu da öz saygıyı zedeliyor” şeklinde konuştu. Filtreli ve kusursuz görsellerin sürekli olarak sosyal medyada karşımıza çıktığını hatırlatan Özcan, şunları aktardı:
“Instagram, TikTok gibi platformlarda kullanılan filtreler, düzenlenmiş fotoğraflar ve estetik uygulamalar, insanların kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamasına neden olabiliyor. Bu da özellikle genç bireylerde özgüven sorunlarına, beden algısı bozukluklarına ve hatta depresyona yol açabiliyor.”
“DAHA İYİSİ MÜMKÜN” DÜŞÜNCESİNİN KIRILMAZ DÖNGÜSÜ
Estetik operasyonların ardından hâlâ “kendini beğenememe” durumu yaşayan kişilerin temelinde çoğunlukla derin duygusal ihtiyaçlar olduğuna dikkat çeken Özcan, “Operasyona giriş sebebi kendini beğenmeme olan bir kişi yüksek ihtimalle operasyondan sonra da kendini beğenmeyebilir. Olumsuz beden algısına sahip kişinin kendisi ile ilgili bu şemayı kırması da oldukça güç hale gelir” diye ekledi. Bu kişilerde çoğu zaman “daha iyisi mümkün” düşüncesinin hâkim olduğunu belirten Özcan, onaylanma ihtiyacının ön planda olduğunu ifade etti. Toplum tarafından beğenilmenin bir tür kabul görme aracı olarak algılandığını kaydeden Özcan, “Onay görmek isteyen bireyler, toplum içinde bu şekilde yer edineceklerine inanırlar” dedi.
GÜZELLİK REKABETİ RUH SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR
Güzellik üzerinden şekillenen rekabet ve kıyaslama kültürünün bireylerin ruh sağlığında ciddi yaralar açtığını sözlerine ekleyen Özcan, bu durumun özellikle sosyal medya etkisiyle daha görünür hale geldiğini söyleyerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Rekabetin en tehlikeli boyutu ve sonsuz bir kıyaslama döngüsü diyebiliriz. Kişilerin benlik saygısını ve öz değer kavramına şiddetle zarar veriyor. Zaman zaman kendini beğenen kişi yer yer kendini beğenemez hale gelir. Ardından birey kendi kimliğinden uzaklaşarak dış onaya bağımlı bir ruh haline sürükleniyor.”
“TAMAMLANMAMIŞLIK HİSSİ OLUŞTURUYOR”
Özcan, medya ve reklam içeriklerinde sıkça yer alan örtük mesajların kişilerin benlik algısını olumsuz etkilediğini kaydetti. Özellikle “daha güzel olmalısın” veya “daha fit görünmelisin” gibi doğrudan söylenmese de ima edilen mesajların bireylerde olumsuz koşullanmalara yol açtığını dile getiren Özcan, “Her ne kadar bu cümleler olumlu gibi gözükse de derin anlamlar yükleyen birey tamamlanmamışlık ve eksiklik hislerini beraberinde getiriyor” diye konuştu.
“TOPLUMSAL BEKLENTİLER Mİ, KİŞİSEL İSTEKLER Mİ?”
Özcan, beden algısının özellikle sosyal medya etkisiyle hızla değiştiği günümüzde, sağlıklı bir özgüven geliştirmenin birçok kişi için zorlayıcı olabildiğini belirtti. Bu süreçte bireyin öncelikle kendi iç dünyasına yönelmesi gerektiğini vurgulayan Özcan, sözlerini şu cümlelerle noktaladı:
“Birey dış seslere kendini kapatmalı ve şu soruyu sormalı. “Ben gerçekten kendim için mi böyle hissediyorum, yoksa toplumun beklentilerini mi taşıyorum?” Benlik farkındalığına katkı sağlayabilecek bu soru kişinin kendini kabul etmesini ve onu korumasına katkı sağlayacaktır. Gerçek özgüven, başkalarıyla kıyaslamaktan değil, kendini tanımaktan ve olduğu halini özümsemekten doğar.”
Kaynak:haberilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.