Kazada uzuvlarını kaybeden Eren Kaya Arslan, hayat mücadelesini bırakmıyor

Kazada uzuvlarını kaybeden Eren Kaya Arslan, hayat mücadelesini bırakmıyor
30 yıl önce geçirdiği inşaat kazası sonucu uzuvlarını kaybeden 50 yaşındaki Eren Kaya Arslan, hayata tutunmaya devam ediyor. Sıhhiye’de 19 yıldır işportacılık yaparak geçimini sağlayan Arslan, sosyal yardım taleplerine yanıt verilmediğini belirtti.

Yaklaşık 30 yıl önce geçirdiği inşaat kazası sonucu sağ kolunu ve sol bacağını kaybeden 50 yaşındaki Eren Kaya Arslan, hayata tutunmaya çalışıyor. Başkentin işlek noktalarından birisi olan Sıhhiye’de 19 yıldır işportacılık yaparak geçimini sağlıyor. Daha önce defalarca kez haber kanallarına konu olan Arslan, sosyal yardım taleplerinin yanıtsız kaldığını belirtti. Yaşam koşullarının ağırlaşması nedeniyle ailesini, akrabalarının yanına göndermek zorunda kalan Arslan, “Geçinemeyecek duruma geldiğimden dolayı eşimi ve çocuklarımı Mersin, Tarsus’a akrabalarımın yanına göndermek zorunda kaldım. Bu benim için çok acı bir durum” diyerek yaşadığı üzüntüyü dile getirdi. Arslan, imkân olursa, ilk fırsatta tekrar Tarsus’a yerleşmek istediğini belirtti.

1-004.jpg

İŞ KAZASI HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

50 yaşında 4 çocuk babası ve yüzde 70’in üzerinde ağır engelli bir birey olan Eren Kaya Arslan, genç yaşta yaşamış olduğu inşaat kazası sonucunda sağ kolunu ve sol bacağını kaybetti. Yıllar süren tedavi sürecinin ardından geçimini sağlamak için işportacılık yapmaya başlayan Arslan, süreç şu sözlerle anlattı:

“Henüz 20 yaşlarımdayken, Mersin'de çalıştığım inşaatta yüksek gerilime kapıldım. Maalesef bunun sonucunda sağ kolunu ve sol bacağını kaybettim. 2 yıl boyunca Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde tedavi gördüm. Yıllar süren tedavi sürecinden sonra geçimini sağlamak için işportacılık yapmaya başladım. Şuanda da çeşitli kronik rahatsızlıklarla mücadele ediyorum.”

2-001.jpg

TEZGÂHI OĞLU İÇİN AÇTI

Hayatının en güzel yıllarında geçirmiş olduğu kazanın tüm yaşamını baştan aşağı değiştirdiğini aktaran Arslan, bu sürecin maddi anlamda ağır yükler getirdiğini ifade etti. Sürecin, oğlunun hastalığının da dâhil olmasıyla birlikte daha da ağırlaştığını söyleyen Arslan, şunlara değindi:

“Kendi tedavi sürecimin hemen ardından 5 yaşındaki oğlumun lösemi olduğunu öğrendim. Tedavi için Ankara ve Mersin arasında adeta mekik dokudum. Yaşanan bu durum, maddi anlamda ağır yükler getirdi. Alternatif arayışına girdim ve tedavi masraflarını karşılayabilmek amacıyla 18 yıl önce Sıhhiye'deki Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi önünde küçük bir tezgâh açtım. Maalesef oğlumu kaybettik. Tarsus'ta iş potansiyeli düşük olduğu için bu işe devam ettim. Daha sonra 4 çocuğumuz daha oldu.”

3-001.jpg

“EMEĞİNİN KARŞILIĞINI TALEP EDENE DESTEK OLUN”

Fiziksel durumunu hiç bir zaman duygusal bir sömürüye çevirmediğinin altını çizen Arslan, “Onurumu ve değerlerimi koruyarak ailemi geçindirmeye çalışıyorum” dedi. Arslan, tezgâhının yanına koyduğu, “El açana değil, emeğinin karşılığını talep edene destek olun” yazılı bir tabela ile dilenmek yerine emeğiyle kazancını sağlamaya çalışan kişilere destek olunması gerektiği konusunda çağrısında bulundu. Çevredeki vatandaşların kendisini ayakta tuttuğunu belirten Arslan, “Fiziksel durumundan dolayı işportacılık yapıyorum. Tarlada, bahçede çalışabilecek durumum yok. Yıllardır bu çevrede satış yapıyorum. Kalbi güzel insanlar sayesinde burada, bir şekilde devam ediyorum” ifadelerin kullandı.

“GEÇİNEMEYECEK DURUMA GELDİM”

Son yıllarda giderek artan yaşam şartlarının ağırlığına katlanamadığını belirten Arslan, şunları aktardı:

“Mallesef son yıllardaki yaşam şartları beni derinden etkiledi. Kovid-19 sürecinde yaşadığım ekonomik sıkıntıları giderek arttı. Ankara’da yaşıyor olmam da bu duruma eklendi. Yaşadığımız ekonomik sıkıntılar ailemle beni birbirimizden ayırdı. Geçinemeyecek duruma geldiğimden dolayı eşimi ve çocuklarımı Mersin, Tarsus’a akrabalarımın yanına göndermek zorunda kaldım. Bu benim için çok acı. Burada satış yaparak hem kendimin hem de ailemin ihtiyaçlarını gidermek için uğraşıyorum. Eşim ve büyük oğlum da günübirlik işlere gidiyor.”

Ailesinden ayrı kalmanın acısını derinden yaşayan Arslan, kızını anımsadığında içinin ısındığını, ancak şu an çocuklarına olan özleminin çok ağır olduğunu vurguladı.

“TEK HAYALİM, TARSUS’A DÖNMEK "

Arslan, memleketi Tarsus’a yoğun bir özlem duyduğunu dile getirdi. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle Ankara’dan ayrılamadığını ifade eden Arslan, “Tarsus’ta doğdum, büyüdüm. Aile fertlerimin çoğu Tarsus’ta yaşıyor. Burada kendimi çok yalnız hissediyorum. Pandemi sürecinde daha da derinleşen borçları sebebiyle geri dönemiyorum. Burada kalıp bir şekilde çalışmam gerekiyor. İmkân olursa, ilk fırsatta Tarsus’a tekrar yerleşmek istiyorum” şeklinde konuştu.

“BEKLEDİĞİM DESTEĞİ GÖREMEDİM”

Ankara'daki yetkililerden destek alamadığını dile getiren Arslan, “Sosyal yardım vakıflarına yaptığım başvurularım yanıtsız kaldı. Defalarca çeşitli haber kanalları üzerinden durumumun yansıtılmasına rağmen, devlet yetkililerinden beklediğim desteği göremedim” dedi. Kış aylarının da gelmesiyle beraber, Ankara’nın sert kış günlerinde beton zeminde oturarak satış yapmanın zorluklarına dikkat çeken Arslan, yetkililerden yardım beklediğini fakat bugüne kadar olumlu bir geri dönüş alamadığını belirtti.

Kaynak:haberilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.