Dünyada tek: Allah’ın 99 ismini eserine işledi

Dünyada tek: Allah’ın 99 ismini eserine işledi
Hat, tezhip ve minyatür sanatçısı Kübra Ünsaç, şeffaf malzemeyle oluşturduğu dört boyutlu “Anaformik Esmaü’l-Hüsna” adlı eseriyle İslam sanatında bir ilke imza attı. Ünsaç, bakış açısına göre şekil değiştiren eserine Allah’ın 99 ismini işledi.

Hat, tezhip ve minyatür sanatçısı Kübra Ünsaç, İslam sanatına özgün bir yorum kazandırarak, dikkat çekici bir esere imza attı. Her açıdan başka bir derinliğe sahip olan, dört boyutlu “Anaformik Esmaül Hüsna” adlı çalışmayı yaptı. Dünyada tek olan eser, yalnızca görsel bir estetik değil; aynı zamanda inanca dair güçlü bir sorgulama alanı sunuyor. Şeffaf pleksi malzeme kullanılarak küp formunda tasarlanan yapı, izleyici doğru açıdan baktığında Allah, Muhammed, lale ve gül figürlerini görünür kılıyor. Her kıvrımında Esma-i Hüsna’nın işlendiği eser, kişileri ruhsal bir yolculuğa çıkarıyor. 6 aylık titiz bir üretim sürecinin ardından tamamlanan eser hakkında Ulus’a konuşan Ünsaç, “İslam’da öteki yoktur” diyerek eserinin herkesi kucaklayan bir mesaj taşıdığını vurguluyor.

SANAT YOLUYLA İNANCA DOKUNDU

Hat, tezhip ve minyatür sanatçısı Kübra Ünsaç, çağdaş İslam sanatına farklı bir bakış açısı kazandıran, teknik olarak sıra dışı ve anlam bakımından derin bir eser olan “Anaformik Esmaül Hüsna” adlı çalışmasıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Yapmış olduğu dört boyutlu eserin yalnızca bir estetik deneyim değil, aynı zamanda inanca dair derin bir sorgulama ve yeniden anlatma biçimi sunduğunu belirten Ünsaç, eserin çıkış noktası hakkında şunları söyledi:

“Bu eser beni bulmadı; ben ona doğru yürüdüm. Beni bu yola sevk eden, ‘Taş atan bizdendir; attıran bizden değildir” sözü oldu. Fakültemde çokça deist gençle karşılaştım. İnancı olan, dini bir geçmişi olan ama bu bağını zamanla koparan gençler... Bu durum beni çok üzdü. İçimde bir şeyler harekete geçti. Bir sanatçı olarak, bu kırılmaya karşı durmam gerektiğini hissettim. Onlara yeniden hatırlatacak bir şey yapmalıydım.”

ZEMİNDE GİZLENEN ANLAM

Anaformik Esmaül Hüsna adlı çalışmasında kullanılan anaformik perspektif yöntemi ile esere belirli açılardan bakıldığında farklı görüntüler ortaya çıktığını dile getiren Ünsaç, eserini pleksi malzeme ile şeffaf bir küp formunda inşa ettiğini kaydetti. Dışarıdan bakıldığında karmaşık gibi görünen eserin, doğru açıdan bakıldığında sırayla Allah, Muhammed, gül ve lale yazılarının görüldüğünü belirten Ünsaç, “Bu çalışmamda sadece formu değil, anlamı da eğip büktüm. Anaformik bir yerleştirmeyle baktığınız açıya göre farklı yazılar ve figürler görüyorsunuz. Sanatla, inancı ‘bakışa’ bağlı kıldım. Çünkü hakikatin görülebilmesi, doğru yerden bakmayı gerektirir” sözlerini kullandı.

YAPIM AŞAMASI 6 AY SÜRDÜ

Eserin tasarımı ve yapımının yaklaşık 6 ay sürdüğünü belirten Ünsaç, fikri altyapısının dört yıl öncesine dayandığını söyledi. Bu süreci sadece teknik değil, ruhsal bir hazırlık olarak da tanımlayan Ünsaç, “Bu eser bir günde ortaya çıkmadı. Yıllardır zihnimde büyüttüğüm bir düşüncenin, duygunun ve kaygının ürünüdür. Teknik kısmı kadar ruhsal kısmı da zorlayıcıydı. Maketini sipariş üzerine yapıyorum ama esas hayalim bu eserin 1 metrelik kristal bir versiyonunu yapmak. Işıkla döndürüldüğünde o zaman gerçek etkisini verecek” şeklinde konuştu.

FİGÜRLER DERİN ANLAM TAŞIYOR

Eserin figüratif yönü de derin bir anlam taşıyor. Eserde kullanılan gül ve lale figürleri, İslam sanatında sıklıkla Allah ve Peygamber temsilcisi olarak kullanıldığını kaydeden Ünsaç, bu sembolleri neden seçtiğini şu sözlerle kaydetti:

“Neden gül? Çünkü gül her haliyle şifa verir. Yağını başına sürersin, ağrını keser. Kalp hastalarının ritmini dengeler. Kokusu ruhu yatıştırır. Görüntüsüyle huzur verir. Hiçbir zararı yoktur. Gül; tamamlanmış, derlenmiş bir varlıktır. Bu yüzden Peygamberimiz gül ile sembolize edilir. Allah ise gözle görünmeyen ama her yerde hissedilen bir varlıktır. Lale de bu anlamda hem yukarıya açık yapısıyla hem de yalın güzelliğiyle Allah’ı çağrıştırır. Ben de bu anlamlardan yola çıktım ama onları klişeleştirmeden, kokularını ortaya koyacak şekilde işledim.”

LALENİN HER KIVRIMINDA ALLAH LAFZI VAR

Yalnızca hat sanatıyla sınırlı kalmayan bu özgün çalışma; tezhip ve minyatür sanatlarının zarafetiyle iç içe geçmiş, estetik ve manevi değerleri bir arada taşıyan nadide bir örnek olarak öne çıkıyor. Eserde yer alan lale, bildiğimiz lale değil; her kıvrımıyla derin bir hakikati haykırıyor. Ünsaç, eserinde yer verdiği lalenin her kıvrımına Allah’ın 99 güzel ismi olan Esma-i Hüsna’yı ve Allah lafzını büyük bir titizlikle işlediğini belirtti. Bu formun içinde her şeyin “Hak” ile yoğrulduğunu vurgulayan sanatçı, eserin manevi yönünü şu sözlerle ifade etti:

“Lalenin her kıvrımında Allah'ın 99 güzel ismini işledim. Bu formun içinde her şey hak ile yoğrulmuştur demek istedim. Ne tarafa bakarsanız bakın, Hakk’ı görebilirsiniz. Gözün gördüğü her şeyde Allah’ın bir yansıması vardır.”

ÖTEKİLEŞTİRMEYEN BİR YAKLAŞIMLA HAZIRLADI

Ünsaç, sanatındaki temel felsefenin İslam’ın evrenselliği ve ötekileştirmeyen doğasına dayandırdığını ifade etti. İslam’ın, herkesi kucaklayan, tamamlanmış bir ahlak olduğunu ifade eden Ünsaç, “İslam bir bütündür, parçalara ayrılmaz. Peygamber Efendimiz müşriklere dahi sevgiyle, şefkatle yaklaşmıştır. Onları kucaklamıştır. Dolayısıyla İslam’da ‘öteki’ yoktur. Bu nedenle eserimde şeffaf malzeme kullandım. Her bakışta başka bir yüzü görünsün, ama her biri aynı bütünlüğe ait olsun diye” ifadelerine yer verdi.

Kaynak:haberilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.