Seyfettin Aslan kaleme aldı: Ankara’nın meyve hazinesi kitapta

Ankaralılar ve Ankara’yı Tanıtma Vakfı Başkanı Seyfettin Aslan, başkentin damakları çatlatan meyvelerini konu alan “Ankara’nın 10 Meyvesi” adlı kitabını Ulus’a anlattı. Daha önce “Ankara’nın Beş Beyazı” ve “Ankara Arısı, Balı ve Ballı Bitkileri” kitaplarını kaleme alan Aslan, bu kez Ankara’nın meyvecilik geleneğini tarihsel belgelerle zenginleştirerek okuyucuya aktardı. Kitapta, Ankara’nın armudu, ayvası, cevizi, dutu, elması, iğdesi, kavunu, üvezi, üzümü ve vişnesi detaylıca anlatıldı. Bir yılı aşkın araştırma ve saha çalışması sonucunda eseri hazırladığını ifade eden Aslan, “Amacım, Ankara’nın değerlerini yaşatmak, unutulmamasını sağlamak” dedi. Aslan, sıradaki projesinin “Ankara’nın Beş Güzeli” olacağını duyurdu. Ayrıca “Ankara Sofrası” çalışmasıyla da başkentin mutfak kültürünü gelecek nesillere aktarmayı hedeflediğini kaydetti.

“ANKARA KÜLTÜRÜNÜN HEP İÇİNDEYİM”

Ankara kültürüne olan ilgisinin uzun yıllara dayandığını belirten Ankaralılar ve Ankara’yı Tanıtma Vakfı Başkanı Seyfettin Aslan, başkentin kültürel mirasını yaşatma hedefiyle kaleme aldığı yeni kitabı ‘Ankara’nın 10 Meyvesi’ hakkında bilgi verdi. Hem yerel yönetimdeki görevleri hem de kültürel faaliyetleriyle Ankara mirasın korunması için çalıştığını söyleyen Aslan, “1994-1999 yılları arasında Kahramankazan Belediye Başkanlığı yaptım. Ankara Kültürünü Yaşatma Derneği’nde başkan yardımcılığı görevinde bulundum. Ankara’nın değerlerini anlatmayı kendime görev bildim” dedi. İlk olarak “Ankara’nın Beş Beyazı” kitabıyla kentin simgesi haline gelen hayvan türlerini ele aldığını söyleyen Aslan, kitabı daha sonra bir boyama kitabı ve tiyatro oyununa da uyarlandığına dikkat çekti. Bu çalışmanın büyük ses getirdiğini belirten Aslan, “Ankaralıların bile çoğu Ankara’nın güvercini, tavşanı olduğunu bilmiyordu. Bu kitap sayesinde kendi şehirlerinin değerlerini öğrendiler. Beş Beyaz”ın ardından, Hacettepe Üniversitesi ve Fen Fakültesi akademisyenleriyle birlikte ‘Ankara Arısı, Balı ve Ballı Bitkileri’ adlı eseri hazırladık” şeklinde konuştu. Bu sürecin yeni kitabının da ilham kaynağı olduğunu vurgulayan Aslan, “Gördük ki Ankara sadece hayvanlarıyla değil, meyveleriyle de zengin bir şehir. Bu düşünceden yola çıkarak ‘Ankara’nın 10 Meyvesi’ kitabını kaleme aldım” dedi.

“ANKARA MEYVELERİ TARİH SAYFALARINDA YER ALIYOR”

Aslan, kitabı yazma süresi boyunca tarihsel kaynaklardan büyük ölçüde yararlandığını sözlerine ekledi. Ankara’nın meyve çeşitliliğinin Osmanlı belgelerinde ve seyahatnamelerde açıkça yer aldığına işaret eden Aslan, “Evliya Çelebi, Beypazarı’nda yediği diblek kavunundan ‘damağımı çatlattı’ diye bahsediyor. Beypazarı armudunu da ‘Emrut’ olarak anıyor. Bu armutlar pamuklara sarılıp saraya gönderilirmiş” dedi. Aslan ayrıca, Çubuk’un Kozviran Köyü’nde yetiştirilen ‘Hassa Ceviz’in padişaha hediye edildiğini ve hatta bu köylerden ceviz vergisi alındığını da belgelere dayandırarak anlattı. Kaynakların, Ankara’nın meyvecilikte köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösterdiğini dile getiren Aslan, “Yine 2’nci Bayezid dönemine ait Kanunname-i İhtisab-ı Burs’da Ankara kavununa özel fiyat standartları belirlenmiş olması da dikkat çekici detaylar arasında. 1650’lerde Katip Çelebi, Ankara yakınlarındaki Turgutaylı kasabasından söz ederken 38 çeşit armut ve üvez meyvesinden bahseder. Ankara meyveleri tarih sayfalarında yer alıyor. Tüm bu veriler, Ankara’nın meyvecilik alanında derin ve köklü bir geçmişe sahip olduğunu ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.

BİR YILLIK YOĞUN ARAŞTIRMANIN ÜRÜNÜ

“Ankara’nın 10 Meyvesi” kitabının yazım sürecinden bahseden Aslan, “Kitabım bir yılı aşkın bir çalışmanın ürünüdür” dedi. Aslan, bu süre zarfı içerisinde hem arşiv araştırmaları hem de saha incelemeleri yaptığını sözlerine ekledi. Kitabın tanıtımını da anlamlı bir tarihe denk getirdiklerini ifade eden Aslan, “Eseri, Ankara’nın Başkent oluşunun 102’nci yıl dönümüne yetiştirdik. Aynı zamanda kitapta yer alan meyve ağaçlarını tanıtan bir sergi düzenledik. Amacımız, halkın hem bu ağaçları tanıması hem de Ankara’nın tarımsal geçmişini öğrenmesiydi” dedi. Kitabın hiçbir kurum desteği olmadan Ankaralılar ve Ankara’yı Tanıtma Vakfı tarafından yayımlandığını belirten Aslan, “Bu çalışma tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak yürütüldü. Bizim amacımız Ankara’nın değerlerini yaşatmak, unutturulmamasını sağlamak” diye konuştu.

SIRADA “ANKARA’NIN BEŞ GÜZELİ” VAR

Aslan, yeni kitap çalışmasının hazırlığında olduğunu kaydetti. Sıradaki projenin “Ankara’nın Beş Güzeli” olacağını ifade eden Aslan, “Bu kitapta Hacı Bayram Veli’nin ‘Burçak Çorbası’ geleneği gibi kültürel değerleri ele alacağız. Bu gelenek Ahmet Yesevi’den Hacı Bektaş-ı Veli’ye, oradan Hacı Bayram-ı Veli’ye uzanan bir aş kaynatma geleneğidir. Bizde bu geleneği yeniden canlandırmak istiyoruz. Burçak ekeceğiz, çorba üreteceğiz ve fakirlerle öğrencilerimize ücretsiz dağıtacağız” şeklinde konuştu. “Ankara’nın Beş Güzeli” kitabında yer alacak bazı değerler hakkında da ipuçları veren Aslan, “Tahrin Otu ve Ankara Çiğdemi bu kitapta yer alacak. Diğer dört değer ise şimdilik sürpriz olsun” dedi.

“ANKARA SADECE BİR BAŞKENT DEĞİL, KÖKLÜ BİR KÜLTÜRDÜR”

Aslan, bir diğer projesinin de “Ankara Sofrası” olduğunu sözlerine ekledi. Bu çalışmanın Nezihe Araz’ın Mustafa Kemal’in Ankara’sı kitabından ilham aldığını söyleyen Aslan, “Ramazan sofralarından yola çıkarak Ankara mutfağının geleneksel yemeklerini, çorbasından tatlısına kadar tüm yönleriyle tanıtacağız” dedi. Bütün bu çalışmaların ortak amacının Ankara’nın unutulmaya yüz tutmuş değerlerini gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu vurgulayan Aslan, “Ankara sadece idari bir başkent değildir. Tarihiyle, kültürüyle, üretimiyle, gelenekleriyle bir medeniyet merkezidir. Biz bu ruhu yaşatmak için çalışıyoruz” diyerek cümlelerini noktaladı.