Kuruluş Osman'a malzeme veriyor: Ehram artık dizi setlerinde
Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri’ne kaydedilen Ehram Dokuma Ustası Sevim Ataner, Doğu Karadeniz’in kadim şehri Bayburt’un geleneksel kıyafeti ehramı gelecek nesillere aktarıyor. Yörede kadınların dışarı çıkarken giydiği, tüm vücudu örten ve çeşitli motiflerle süslenen ehram dokumacılığını 45 yıldır bu sanatı sürdüren Ataner, Bayburt’taki atölyesinde 10 kadına istihdam sağlıyor. Ataner, ehramın yünden kumaşa uzanan zahmetli süreci geleneksel yöntemlerle sürdürüyor. Geleneksel giysiyi modern tekstile taşıyan Ataner, ehramı Avrupa, Amerika, Çin ve Katar’a ihraç ediyor. Ataner, seyircileri ekrana kitleyen Kuruluş Osman dizisi başta olmak üzere film setleri ve markalara ürün gönderiyor. Bu sayede Bayburt’un kültürel mirası hem yaşatılıyor hem de dünyaya tanıtılıyor.
TEZGÂH BAŞINDA GEÇEN 45 YIL
Bayburt yöresinde kadınların dışarı çıkarken giydiği, tüm vücudu örten ve çeşitli motiflerle süslenen ehram dokumacılığını 12 yaşında annesinden öğrenen Ehram Dokuma Ustası Sevim Ataner, “Bu sanatı 45 yıldır sürdürüyorum. Ehram dokumayı annemden öğrendim. O dönemde çoğu aile kız çocuklarını okutmazdı; bizim ailemiz de öyleydi. Ben ilkokulu bitirdikten sonra okulu bıraktım ve annem beni tezgâha oturttu. Böylece ehram dokumayı öğrendim” diye konuştu. 1990’lı yıllarda teknolojinin gelişmesi ve maddi zorluklara rağmen ehram dokumayı bırakmadığını kaydeden Ataner, “O dönemde Bayburt’ta herkes bu işi bırakırken, ben devam ettim. Eşim o yıllarda işsizdi ama ben ‘terk etmeyeceğim’ dedim” sözleriyle yaşadığı zorluklara rağmen geleneği sürdürme kararlılığını anlattı.
KÜLTÜR BAKANLIĞI’NDAN USTALIK TESCİLİ
1999 yılına kadar evinin bir bölümünü atölye olarak kullandığını söyleyen Ataner, “Kültür Bakanlığı’ndan gelen araştırmacılar beni keşfetti. Yaptığım bu sanat tespit edildi. Daha sonra ise Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri tarafından Geleneksel Türk El Sanatı Sanatkarı Belgesi verildi. Aynı yıl Halk Eğitim Merkezi'nde usta öğretici olarak çalışmaya başladım ve 2016 yılına kadar orada görev yaptım. Daha sonra Bayburt Üniversitesi’nin kurmuş olduğu Ehram Araştırma Merkezi ve Atölyesi'nde görev aldım. Bunun yanı sıra kendi imkânlarımla kurduğum bir atölyem var. Atölyemde 10 kadın çalışıyor, ayrıca mahallelerde de 10 kadın bana bağlı olarak üretim yapıyor. Böylece hem kadınlara istihdam sağlıyorum hem de ehramı yaşatıyorum” ifadelerini kullandı. Recep Tayyip Erdoğan’dan almış olduğu ödülün kendisi için büyük öneme sahip olduğunu dile getiren Ataner, “Yıllarca bu işe emek verdim ve emeğim, Cumhurbaşkanımız tarafından ödüllendirilerek değer kazandı” dedi.
“BU KÜLTÜRÜ GELECEĞE TAŞIMAYA KARARLIYIM”
Ataner, eskiden Bayburt’ta ehram dokumanın, evlerin yüzde 95’inde hem dokunduğunu hem de kullanıldığına değindi. Zamanla kullanım oranının yüzde 3’lere kadar düştüğüne işaret eden Ataner, Halk Eğitim Merkezleri’nde yetiştirdiği çıraklarla bu geleneği yaşatmaya devam ettiğini söyledi. Ehramın Bayburtlu kadınların günlük giyiminde büyük bir yere sahip olduğunu ifade eden Ataner, “Eskiden ehram, Bayburtlu kadınların dış giysisiydi. Özellikle şehir merkezinde kadınlar evden dışarı çıkarken örtünme amaçlı ehram giyerdi. Ehram, vücudu tamamen örten, hem geleneksel hem de zarif bir giysiydi. Köylerde ve merkezde kullanımı farklıydı. Köylerde daha çok soğuktan korunmak için, merkezde ise örtünmek amacıyla kullanılırdı” diye konuştu. Hem kültürel mirasın önemine hem de emeğe vurgu yapan Ataner, “Keşke bugünkü imkânlar o zaman da olsaydı. O zaman belki ehram dokuma hiçbir zaman unutulmazdı. Bu kültürü yaşatmaya ve geleceğe taşımaya kararlıyım” dedi.
YÜNDEN KUMAŞA UZANAN EMEĞİN HİKÂYESİ
Ehram dokumanın oldukça zahmetli ama bir o kadar da zevkli bir süreç olduğunun altını çizen Ataner, üretimin her aşamasını hâlâ geleneksel yöntemlerle sürdürdüğünü söyledi. Ataner, yünden kumaşa uzanan ehramın son haline gelene kadar geçtiği aşamaları şu cümlelerle anlattı:
“İlk önce koyunun yününü kırkıyoruz. Ardından Çoruh Nehri’nde yıkanarak temizlenir ve kuruturuz. Kuruyan yünün atıkları temizlenir, bu işleme çırpma denir. Her koyunun yünü ehram dokumaya uygun değildir. Özellikle süt veren koyunların yünü tercih edilir. Çünkü bu yün daha dayanıklıdır. Kuzu veya toklu yünü ise dokuma sırasında büzüşme yapar. Yün, yıkama ve kurutma işlemlerinin ardından yün taraklarıyla taranır. Daha sonra teşhit adı verilen araçla iplik haline getirilir. Ardından samur bulamaçları hazırlanır, çözgü tezgâha alınır ve dokuma işlemi başlar. Bir ehram, yaklaşık 4 metrekare büyüklüğünde olur ve 1 kilo iplikten dokunur. Bunun için yaklaşık 5 kilo kirli yün yıkanıp arındırılır, böylece 1 kilo temiz yün elde edilir. Usta bir dokumacı bir ehramı 55 günde tamamlayabilirken, bir çırak için bu süreç bir yıla kadar uzayabilir.”
RENKLERİN KONUŞTUĞU BİR KÜLTÜR
Ataner, ehramın her renginin kadınların yaşam evresini anlatan bir sembol niteliğinde olduğunu ifade etti. Ataner, bu anlamlı geleneği şu sözlerle açıkladı:
“Ehramın renkleri de anlam taşır. Eskiden sokakta bir kadının ehramına bakılarak yaşı ve hayat evresi anlaşılırdı. Beyaz ehram ve yüzü açık olan genç kızdır. Beyaz ehram ama yüzü kapalıysa gelindir. Sütlü kahve ehram orta yaşlı kadına aittir. Koyu kahve ehram ise yaşlı kadınların tercihidir.”
EHRAM, MARKALARDAN FİLM SETLERİNE UZANDI
Ehramı, zaman içerisinde geleneksel bir giysi olmanın ötesine taşıyan Ataner, modern tekstil dünyasına da kazandırdı. Atölyesinde dokunan ehram kumaşları, Avrupa, Amerika, Çin ve Katar gibi ülkelere ihraç ettiğini sözlerine ekleyen Ataner, “Ehram artık sadece Bayburtlu kadınların örtüsü değil, aynı zamanda turistik bir ürün haline geldi” dedi. Tasarımcılara da kumaş gönderdiğini vurgulayan Ataner, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Zaman içinde ehramı sadece giyim değil, turizme ve hediyelik eşyalara yönelik bir ürün haline getirdim. Ehramı tekstil sektörüne kazandırdık, dünyaya tanıttık. Film setlerine de ehram kumaşlarımız gidiyor. Özellikle Kuruluş Osman dizisinde ehram kumaşlarını görmek mümkün. 2005 yılında Kapalıçarşı’da bir kumaşçıyla tanıştım. O da benden aldığı kumaşları film setlerine, hatta Beymen gibi markalara veriyor. Böylece ehramı sadece Bayburt’un değil, Türkiye’nin kültürel mirası olarak tanıttık.”
Kaynak:haberilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.