Gözyaşı şişeleri günümüze uyarlandı: Dekoratif obje oldu
Ulucanlar Sanat Sokağı’nda atölyesi bulunan cam üfleme sanatçısı Fatih Gölbaşı, arkeolojik kazılardan hasarlı olarak çıkarılan ve tarihinin milattan öncelere dayanan gözyaşı şişelerini aslına uygun şekilde yeniden üretiyor. Geçmişte kadınların sevdiklerine bağlılıklarını göstermek için gözyaşlarını biriktirdikleri şişelerin, zamanla parfüm ya da zehir kabı olarak da kullanıldığını aktaran Gölbaşı, kazılarda çıkan parçaları restore ederek müzelere kazandırıyor. Günümüzde gözyaşı şişelerinin işlevini yitirdiğini dile getiren sanatçı, şişeleri dekoratif bir obje olarak yeniden yorumluyor.
MESLEKTE YARIM ASRI AŞAN EMEK
55 yılı aşkın süredir cam üfleme sanatıyla iç içe olduğunu söyleyen Fatih Gölbaşı, “Ortaokulu bitirdikten sonra, çırak-usta ilişkisiyle bu işe başladım. Bu sene meslekte 55. yılım. Bunun 30 yılını kamu dairesi bünyesindeki bir üniversite kuruluşunda geçirdim. Emekli olduktan sonra, unutulmaya yüz tutmuş olan bu meslek Anadolu Üniversitesi’nin cam ve seramik bölümlerini açmasıyla yeniden canlandı. Cam işini yapan pek kimse kalmadığından, tesadüfen öğrencilerle tanıştım ve bu sayede dışarıda mesleği sürdürebilecek kişilere bildiklerimi aktarmaya devam ediyorum” şeklinde konuştu.
“CAM İNSANA SABRI ÖĞRETİYOR”
Cam üfleme sanatının sabır ve dikkat isteyen bir iş olduğuna dikkat çeken Gölbaşı, bu süreci, “Cam, topraktan ve çeşitli kimyasallardan elde edilir. Yüksek ısıda eritildiğinde saydam bir hale gelir ve boru şeklinde bize ulaşır. Biz bunları eritip şekil veriyoruz. En dayanıklı olanı borosilikat camdır. Benim çalışmalarımda da en çok bunu kullanıyorum. Evlerdeki çaydanlıktan laboratuvar malzemelerine kadar pek çok yerde aynı camdan faydalanıyoruz” sözleriyle anlattı. Bu sanatı icra ederken dikkatli olunması gerektiğine de işaret eden Gölbaşı, “Dikkat etmezseniz yanarsınız ya da elinizi kesersiniz. Doğru teknikle çalışırsanız ortaya çok güzel eserler çıkar” dedi. Kendisinin en büyük mutluluğunun ise öğrencilerinin başarılarını görmek olduğunu vurgulayan Gölbaşı, şunları kaydetti:
“Ben camı ateşle buluşturduğumda huzur buluyorum. O an dünyadan kopuyorum. Çıkan her ürün bana mutluluk veriyor. Camla uğraşmak sadece bir sanat değil, aynı zamanda bir terapi. Çünkü cam insana sabrı, dikkati ve huzuru öğretiyor. Bir öğrencimin camla bir şeyler yapması bana huzur veriyor. Cam insana sabrı öğretiyor. O yüzden herkesin hayatında bir kez camı eritip denemesini tavsiye ederim.”
GÖZYAŞI ŞİŞELERİ SEVGİ VE SADAKATİN SEMBOLÜYDÜ
Meslek hayatı boyunca birçok cam esere şekil verdiğini kaydeden Gölbaşı, milattan önce ve Osmanlı döneminde kullanılan parfüm, gözyaşı, zehir ve benzeri cam ürünler üzerinde çalışmalar yaptığını belirtti. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan bu şişeleri yenilediğini ve benzerlerini yaptığını anlatan Gölbaşı, “Osmanlı döneminde eşleri savaşa ya da gurbete giden kadınların gözyaşlarını bu şişelerde biriktirirmiş. Eşleri geri döndüğünde, ‘Sen yokken senin için bu kadar ağladım’ diyerek sevgilerini gösterirlermiş. Bu yüzden gözyaşı şişeleri, sevgi ve muhabbet bağını en güçlü şekilde temsil eden eserlerden biridir” dedi.
KAZILARDAN ÇIKAN ŞİŞELERİ YENİLİYOR
Gölbaşı, her ne kadar gözyaşı şişelerinin aşk ve bağlılığı simgelese de, tarihte farklı amaçlarla da kullanıldığını kaydetti. Döneminde parfüm kabı olarak da kullanıldığını belirten Gölbaşı, zaman zaman da içerisine zehir konularak kötü emeller için bir araç haline geldiğini sözlerine ekledi. Gölbaşı, arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan şişeler hakkında şunları anlattı:
“Arkeolojik kazılarda bulunan kırık şişe parçalarını, üniversite hocalarımızın yönlendirmesiyle aslına uygun şekilde yeniden şekillendirmem istenebiliyor. Bu tür kazılardan çıkan eserlerin benzerlerini üretmeye çalışıyorum. Üniversitelerin yürüttüğü kazılarda gün yüzüne çıkarılan parçaları farklı yöntemlerle restore ediyorum. Günümüz imkânlarıyla daha kaliteli, daha düzgün formlarda yeniden yorumlayarak benzerlerini yapmayı sürdürüyorum. Eskitme yöntemleriyle o dönemin dokusuna uygun hale getiriyoruz. Gözyaşı şişeleri benzer formuna geldikten sonra müzelerde ziyaretçilerini karşılıyor. Böylece geçmişin izlerini geleceğe taşıyoruz.”
GÖZYAŞI ŞİŞELERİNİ GÜNÜMÜZE DE UYARLIYOR
Günümüzde gözyaşı şişelerin işlevini yitirdiğine dikkat çeken Gölbaşı, günümüze uyarladığını kaydetti. Ellerinde yeniden şekillenen bu eserlerin artık sevgi ve bağlılığın tarihî bir hatırası olarak yaşamaya devam ettiğini ifade eden Gölbaşı, “Her gözyaşı şişesi, aslında bir hikâye barındırır. Bizim görevimiz, o hikâyeyi geleceğe aktarmaktır. Artık kimse eşini beklerken gözyaşlarını şişede biriktirmiyor. Bugün gözyaşı şişeleri tamamen dekoratif bir obje olarak tercih ediliyor. Vitrinlerde, eski bakır ya da seramik eşyaların yanında estetik bir parça olarak sergileniyor” şeklinde konuştu. Buna rağmen, gözyaşı şişelerinin taşıdığı tarihî anlama olan ilginin dikkat çektiğini ifade eden Gölbaşı, “Bir köşede duran gözyaşı şişesi, aslında geçmişten bugüne bir duygunun, bir geleneğin yansımasıdır ”dedi.
Kaynak:haberilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.