Depremden sonra Ankara’da yeni bir hayat: Hayat kurabiyesi
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremin ardından Hatay’dan Ankara’ya taşınarak yeni bir yaşam kuran Nevin Aşkar, açtığı küçük meze dükkânında “Hayat Kurabiyesi” adını verdiği özel lezzetiyle kısa sürede başkentlilerin gönlünde taht kurdu. Yaşadığı zorluklara rağmen pes etmeyen Aşkar’ın kurabiyesi başkentlilerin favorisi haline geldi. Tarifini sır gibi sakladığı kurabiyeden ayda ortalama 30 kilo üreten Aşkar, hayatın acı tatlı anlarını aynı lokmada sunuyor. Ulus’a konuşan Aşkar, “Bir gün bu özel lezzetin patentini almak istiyorum” diyerek, emeğinin tescillenmesini hedefliyor.
HAYAT GİBİ BİR KURABİYE
Hatay mutfağını Ankara’ya taşıyan Nevin Aşkar, meze dükkânını açarak işe başladı. Mezelerini başkentlilerle buluşturduktan sonra tarifi kendine ait olan, adına Hayat Kurabiyesi verdiği bu özel lezzeti de müşterilerinin beğenisine sundu. “Yemekte kendime güveniyorum” diyen Aşkar, “Burası da mezeyi seven bir şehir. Dükkânımızı açtık, mezelerimizi sunduk. Ancak Hayat Kurabiyesi kısa sürede en çok konuşulan ürünümüz oldu” dedi. Hayat Kurabiyesi’nin ortaya çıkış hikâyesinin aslında bir dost sohbetine dayandığını anlatan Aşkar, şunları kaydetti:
“Hatay’da çok değer verdiğim bir dostuma bu kurabiyeyi pişirip götürmüştüm. Tattığında, ‘Nevin bunun tadı ne tuzlu, ne tatlı’ demişti. Birden ben de ona ‘Hayat gibi değil mi?’ diye cevap verdim. Hayatın da tatlı, acı yanları yok mudur? Hayatımızda hep tatlı anların olacağı zamanlar olsun.”
HAYATIN ACI VE TATLISI AYNI LOKMADA
“Hayat Kurabiyesi aslında benim yaşadığım hayatın özeti gibi” diyen Aşkar, depremin hayatında bir kırılma noktası olduğuna vurgu yaparak, “Hatay’daki acı günlerimiz oldu, deprem ise bunların en sarsıcı olanıydı. O zorlu süreçte evimizi, mahallemizi, anılarımızı geride bırakmak zorunda kaldık. Ankara’ya göç ettik, burada her şeye sil baştan başlamak kolay olmadı” dedi. Hayat kurabiyesinin duygularının bir yansıma olduğuna dikkat çeken Aşkar, şunları aktardı:
“Bu kurabiye benim için hayatın hem acı hem tatlı yanlarını bir arada taşıyor. Misafirlerime ikram ettiğimde, bir lokma ile kalpten kalbe dokunan görünmez bir bağ kurduğumu hissediyorum. Çünkü bu kurabiye sadece bir tatlı değil, aynı zamanda yaşanmışlıklarımızın, sabrımızın ve umutlarımızın da simgesi. Hayat gibi; kimi zaman tuzlu, kimi zaman tatlı… Ama her zaman paylaşmaya değer.”
TARİFİNİ SIR GİBİ SAKLANIYOR
Aşkar, kurabiyeye dair en çok sorulan sorunun tarifi olduğunu söyledi. Bu konuda tavrının oldukça net olduğunu belirten Aşkar, “Tarifi almak isteyen çok kişi oluyor ama kimseyle paylaşmıyorum. İstanbul’a, Marmaris’e, Erzurum’a kadar sipariş gönderdim. Gelen herkes tadınca mutlaka bir kutu da yanına alıyor. Tarif sır, ama lezzet herkese açık” diye konuştu. Kurabiyenin en önemli özelliğinin ölçü dengesinde yattığını belirten Aşkar, “Şekerini biraz fazla koyduğunuzda bambaşka bir tat oluyor, tuzu kaçınca tüm dengesi değişiyor. O yüzden gramı gramına yapmak şart. Ben de bunu özenle yapıyorum” ifadelerini kullandı.
AYDA ORTALAMA 30 KİLO SATIYOR
Hayat Kurabiyesi’nin gördüğü ilgiye de değinen Aşkar, “Kurabiyemizin cam kavanozda bir ay dayanma süresi var ama genelde bir ayı bulmuyor. Küçük bir kutuda bile tek oturuşta bitiren oluyor. Ayda ortalama 30 kilo pişiriyorum. Mezelerle ikram ediyorum, tadına bakan mutlaka stok yapıyor” şeklinde konuştu. Kurabiyenin yalnızca Ankara’da değil, ziyaretçilerin aracılığıyla Türkiye’nin pek çok şehrine gittiğinin de altını çizen Aşkar, “Bir misafirim Marmaris’e götürdü, bir diğeri Erzurum’a. Gelen herkes bir kutu da yanına alıyor. Çocuk bir müşterim var. Her gelişinde annesine, ‘Hayat Kurabiyesi al’ diye ısrar ediyor. Bu beni çok mutlu ediyor” ifadelerine yer verdi.
“BİR GÜN PATENT ALMAK İSTERİM”
Hayalinin bir gün bu özel kurabiyeyi tescillemek olduğunu dile getiren Aşkar, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Hayat Kurabiyesi benim emeğimin, sabrımın ve aslında hayatımın bir özeti. Bu kurabiye, sadece ağızda dağılan bir lezzet değil; içinde bir hikâye, bir anlam taşıyor. Hayatın acı ve tatlı yanlarını tek bir lokmada bir araya getirmek herkese iyi geliyor. İnsanlar bu kurabiyeyi tattıklarında, belki kendi yaşamlarından da bir şeyler buluyorlar. Bir gün talep artar, daha çok kişiye ulaşırsa mutlaka patentini almak isterim.”
Kaynak:haberilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.