Uzmanlar uyarıyor: Tercih yaparken puandan çok kariyer hedefine bakın
Yoğun bir çalışma sürecinin ardından milyonlarca öğrencinin büyük bir sabırsızlıkla beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) için tercih süreci başladı. Milyonlarca öğrenciyi ve ailesini tercih heyecanı sardı. Ulus’a konuşan Eğitim ve Kariyer Uzmanı İsmail Yolcu, öğrencilerin ve ailelerin tercih sürecinde ne yapmaları gerektiği anlattı. Sürecin sınav kadar önemli olduğunu belirterek öğrencileri uyaran Yolcu, “Tercih süreci telafi edilemez hatalar barındırabilir. Sadece puana değil, ilgi alanlarına ve kariyer hedeflerine göre tercih yapılmalı” dedi. Yolcu, tercih sürecinde “bölüm mü üniversite mi” sorusunun öğrencinin hedeflerine göre şekillendiğini belirtti.
“TERCİH SÜRECİ HATA KALDIRMAZ”
Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) tamamlanmasının ardından tercih süreci resmen başladı. Bu kritik döneme dair önemli uyarılarda bulunan Eğitim ve Kariyer Uzmanı İsmail Yolcu, hem öğrencilerin hem de ailelerin tercih sürecine büyük bir ciddiyetle yaklaşmaları gerektiğine dikkat çekti. Tercih döneminin sınav sürecinden en büyük farkının “telafi edilemez” olması olduğunu dile getiren Yolcu, “YKS’de yapılan hatalar bir sonraki gün çalışılarak, yanlış bir soru fazladan doğru cevapla telafi edilebiliyordu. Ancak tercih sürecinde yapılan bir hata, öğrencinin yıllarını etkileyebilecek yanlış bir bölüm ya da üniversite seçimiyle sonuçlanabilir” diye konuştu. Üniversite tercihinin sadece sıralamalara ya da üniversitenin bulunduğu şehre göre yapılmaması gerektiğini belirten Yolcu, “Akademik kadrodan staj olanaklarına, yurtdışı imkanlarından bölümün mezun desteğine kadar birçok kriter dikkate alınmalı. Bu süreç, gençlerin geleceğini şekillendirecek çok profesyonel bir iştir” dedi.
KARAR ÖĞRENCİDE BAŞLIYOR
Üniversite tercih döneminde öğrencilerin sıkça karşılaştığı “Bölüm mü önce gelir, üniversite mi?” sorusuna dikkat çeken Yolcu, bu sorunun cevabının, tamamen öğrencinin kariyer hedeflerine ve gelecek planlarına bağlı olarak değiştiğini kaydetti. Yolcu, tercih sürecinde öğrencilerin ve ailelerin sıklıkla “Öyle bir bölüm yazalım ki; devlette işi garanti olsun, özel sektörde rahatça iş bulabilsin, olmazsa kendi işini kursun, hatta yurtdışında bile çalışabilsin” beklentisiyle geldiklerini aktardı. Bu gibi taleplerle gelen aileler için “Kesinlikle önce bölüm!” diyen Yolcu, “Marka bir üniversitede sıradan bir bölüm yerine, hangi üniversitede olursa olsun işlevsel, istihdam odaklı bir bölüm tercihi çok daha mantıklıdır” dedi. “Biz lisans sonrası yüksek lisans, doktora ve yurtdışı eğitim düşünüyoruz; amacımız akademik kariyer” diyen öğrencilerde ise önceliğin değiştiğini vurgulayan Yolcu, şu uyarıda bulundu:
“Bu noktada öncelik kesinlikle üniversite olmalı. Üniversitenin akademik altyapısı, yabancı dil olanakları, araştırma imkânları, değişim programları, staj olanakları, yan dal, çift ana dal fırsatları çok önemli. Özellikle sağlık gibi alanlarda tercih yapılacaksa şehrin nüfusundan hastane yatak sayısına, laboratuvarlardan kadavra sayısına kadar pek çok faktör dikkate alınmalı.”
KILAVUZU MUTLAKA OKUYUN
Kılavuzu okumadan tercih sürecine başlanmaması gerektiğini ifade eden Yolcu, “Her yıl yayınlanan üniversite tercih ve kontenjan kılavuzu öncelikle kontenjan sayısı başta olmak üzere, özel koşullar da dahil olmak üzere değişiklik gösterebilir” dedi. Tercih sürecinde aileler beklenilen puanın altında alan öğrencileri kısmen de cezalandırma anlamında tercih sürecinin dışında bırakabildiklerini söyleyen Yolcu, “Öncelikle öğrencinin ilgi, istek ve yeteneklerini masaya yatırın, son olarak da aldığı puanı” dedi. Tercih sürecinin en büyük kaosnun öğrencilerin hayallerinin anne ve babaların istekleri ile örtüşmemesi olduğunu belirten Yolcu, “Çocuğunuzun ilgi, beceri ve yetenekleri hedeflediği bölümle ya da sizin istediğiniz bölümle örtüşüyor mu? sorusu ile başlamalısınız. Unutulmamalı ki, bölüm seçiminde çocuğunuza söz hakkı vermeyi başardığınızda onun hayatının geri kalan kısmında kendi mesleği ve hayatı için sorumluluk almasını sağlamış olacaksınız” şeklinde konuştu.
BURSLAR KONUSUNDA DİKKAT
Üniversitelerin sadece tanıtım broşürlerine ya da sosyal medya reklamlarına bakarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Yolcu, karar verirken dikkat edilmesi gereken temel kriterleri sıraladı:
“Tercih yaparken dikkat edilmesi gereken bazı önemli unsurlar vardır: akademik olanaklar, uluslararası fırsatlar, fiziksel imkanlar, burs olanakları ile kariyer ve mezun destek hizmetleri. Özellikle burs olanakları konusunda oldukça dikkatli olunmalıdır. Özellikle vakıf üniversitelerinde, tercih bursları ve ÖSYM bursları gibi farklı burs türleri sunulmaktadır. Örneğin, bir üniversiteyi ilk 3 tercihinize yazıp yerleştiğinizde "tercih bursu" verilebilir ya da ÖSYM puanınıza göre yüzde 50 gibi oranlarla burs kazanabilirsiniz. Ancak tercih sürecinde en çok dikkat etmeniz gereken konulardan biri, bursların kesilip kesilmediğidir. Üniversiteler genellikle bursların kesilmediğini söylese de, bu açıklama yeterli değildir. Mutlaka şu soruyu da sormalısınız; ‘Bu burs, sadece 4 yıllık eğitim sürem boyunca mı geçerli, yoksa maksimum 7 yıl boyunca mı?’ Çünkü 4 yılın sonunda örneğin birkaç dersten kalırsanız, dönem veya yıl uzatmanız gerekebilir. Bu gibi durumlarda bursun devam edip etmeyeceğini net şekilde öğrenmeden karar vermeyin. Sorularınızı açık ve net biçimde sorun, yazılı yanıt almaya özen gösterin.”
SOSYAL MEDYA REKLAMLARINA ALDANMAYIN
Yolcu, üniversite tercih sürecinin başlamasıyla beraber sosyal medyada artan sosyal medya reklamlarına da dikkat çekti. Sosyal medya reklamlarının üniversitelerin gerçek durumunu yansıtmadığını kaydeden Yolcu, öğrencileri ve velilere şu cümlelerle uyarıda bulundu:
“Sosyal medya reklamlarından da görüleceği üzere, ülkemizde kötü üniversite yok, kötü bölüm yok… Yani üniversiteler öylesine reklamlar, öylesine süslü rakamlar açıklıyorlar ki zannedersiniz ülkece dünya bilimine yön veriyoruz. En önemli uyarım, sevgili öğrenciler ve kıymetli anne-babaların sosyal medya reklamları yerine, tercih edecekleri üniversitenin kampüsüne ayak basmaları, rektör, dekan, bölüm hocaları ile tanışmaları, akademik kadronun derinliğini, staj imkanlarını, tıp seçecekler ise kadavra sayısını, hastane büyüklüğünü, mühendislik seçeceklerse laboratuvar imkanlarını ve daha fazlasını muhakkak bizzat deneyimlemeleri. Eğer şehir dışında ya da ulaşamayacakları bir zamansızlık ve imkânsızlık içindeler ise o zaman aileler muhakkak üniversitelerin resmi web sayfaları üzerinden araştırma yapsınlar, en azından ulaşabilirlerse öğrenci işleri, kurumsal iletişim birimleri ile iletişime geçsinler.”
TERCİH YAPARKEN UZMAN DESTEĞİ ALIN
Tercih listesi oluşturmanın uzmanlık gerektiğini ifade eden Yolcu, “O nedenle gerek üniversitelerin bizatihi kendileri özellikle bölüm tanıtımı bazında bu dönemde çok büyük kolaylıklar sağlıyorlar. Yine tercih danışmanları çok iyi bir fırsat. Özellikle rehber öğretmen ve psikolojik danışmanlardan da Millî Eğitim Bakanlığı aracılığıyla destek alabilirsiniz” şekilde konuştu.
MEZUNA KALMA KARARI ÖĞRENCİYE AİT OLMALI
Üniversite tercih sürecinde öğrencilerin en çok zorlandığı noktalardan bir diğeri de “mezuna kalma” kararı. Mezuna kalma kararının yalnızca öğrenciye ait olması gerektiğinin altını çizen Yolcu, “Bu sorunun birinci muhatabı kesinlikle öğrenci olmalı. Ne anne, ne baba ne de bizler gibi uzmanlar hangi öğrencinin mezuna bırakacağına karar vermemeli. Yani eğer öğrenci diyorsa ki, ben seneye en kötü zaten bu puanı alırım. Benim asıl seviyem bu değil diyorsa, o halde öğrenci mezuna bırakabilir” ifadelerine yer verdi. Üniversite sınav sürecinin her yıl daha zorlu hâle geldiğine dikkat çeken Yolcu, “Ancak görüyoruz ki 3 hatta 4 yıllık bir üniversite sınav süreci yaşanıyor. Unutulmamalı ki bir milyonuncu bir öğrencinin ilk 200 bine girmesi daha kolay iken, 100 bininci bir öğrencinin 70 bine gelmesi ya da 50 bininci bir öğrencinin 30 bine gelmesi daha zordur” dedi.
Kaynak:haberilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.