Ankara'daki Antik Roma Tiyatrosu'nda çalışmalar sona yaklaştı

Ankara'daki Antik Roma Tiyatrosu'nda çalışmalar sona yaklaştı
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon çalışmalarını yürüttüğü 2 bin yıllık Antik Roma Tiyatrosu’nda sona yaklaşıldı. Görevli uzmanlar projenin son durumu hakkında özel açıklamalarda bulundu.

Ulus’ta bulunan ve Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı tarafından restorasyon ve kazı çalışmaları devam eden 2 bin yıllık Antik Roma Tiyatrosu, tarih ve kültür meraklıları için önemli bir yer haline geliyor. 1982 yılında tesadüf eseri keşfedilen antik tiyatro, Roma dönemine ait izleri günümüze taşırken, çalışmalar özenle devam ettiriliyor. Venedik Tüzüğü'ne uygun şekilde ilerleyen çalışmalar sayesinde, yapının orijinal dokusu korunuyor. Tamamlandığında ay ışığında konserlere ve farklı etkinliklere ev sahipliği yapması planlanan antik tiyatronun restorasyon sürecinde gelinen son durumla alakalı Ulus Gazetesi olarak projede görev alan Şantiye Teknikeri Kubilay Yılmaz ve Mimar Halil İbrahim Karagöz ile görüştük.

1-003.jpg

1982 YILINDA TESADÜFEN BULUNDU

2 bin yıl önce inşa edilen ve günümüzde restorasyon çalışmaları devam eden Antik Roma Tiyatrosu, geçmişin gizli kalmış izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Restorasyon çalışmalarında görevli olan Şantiye Teknikeri Kubilay Yılmaz, tiyatronun keşif süreci ve tarihi hakkında bilgi verdi. 1982 yılında tesadüfen bir temel kazısı sırasında tiyatronun bulunduğunu ifade eden Yılmaz, şunları aktardı:

“O dönemde çıkarılan malzemeler, günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin alt katında, buraya ait bulunan alanda sergileniyor. 2009 ila 2010 yıllarında da temizlik kazısı yapılmış, ancak sonrasında tiyatro kaderine terk edilmiştir. Ziyaret ettiğinizde, duvarlardaki yanık izleri ve tahribatları görebilirsiniz.”

2-005.jpg

ÇEŞİTLİ TAŞLAR ALANDA SERGİLENİYOR

Restorasyon çalışmaları kapsamında, alanda bulunan taşların düzenlenmesi ve sergilenmesi büyük bir titizlikle yürütülüyor. Projede görev alan Mimar Halil İbrahim Karagöz, tiyatronun girişindeki taşlar hakkında bilgi verdi. Karagöz, “Roma Tiyatrosu içerisinde görmüş olduğunuz bu taşlar, burada öbek halindeydi. Biz bu taşları bez halatlarla alıp alanın farklı yerlerini 3 kere yer değiştirdik” dedi. Bunun yanı sıra, alanda sergilenen beyaz mermerlerin Roma dönemine ait olduğunu ve Ulus bölgesindeki çeşitli yapılardan elde edilen parçalanmış kalıntılar olduğunu sözlerine ekledi. Roma Tiyatrosu’nun, 1’inci ve 2’nci yüzyıllara tarihlendiğine değinen Karagöz, alanın önemli bir tarihi ve kültürel miras olduğuna işaret etti.

4-003.jpg

“YAPININ STATİĞİ OLDUKÇA SAĞLAM”

Sahne binası ve oturma alanlarına ilişkin bilgi veren Yılmaz, tiyatronun doğu ve batı yönünde 2 kattan oluştuğunu anlattı. Silmeli antik taşlar vandalizm ve yangın izleri taşıdığına dikkat çeken Yılmaz, “Restorasyon teknikleri yardımı ile bu izleri bertaraf ettik” dedi. Roma döneminde metal kurşun kenetler kullanılarak inşa edilen bu yapılardan söz eden Yılmaz, “Büyük taşlar birbirine geçmeli olarak yerleştirildiği için yapının statiği oldukça sağlam” dedi.

KENET SİSTEMİ DİKKAT ÇEKİYOR

Yapı, harç kullanılmadan, doğrudan metal kurşun kenetlerle inşa edilen devasa taş bloklar, ustalık gerektiren bir işçilikle bir araya getirilmiş. Tiyatro sahnesinde yer alan taşların birbirine geçmeli yapıda olması, yapının statik açıdan mükemmel bir şekilde tasarlandığını gözler önüne seriyor. Her bir taş, 12 ila 13 noktadan kilitlenerek, yapı sağlamlığını artıracak şekilde dizayn edilmiş. Zemin döşemeleri dahil, hiçbir taş birbirine eşit olmadığı söyleyen Karagöz, bu durumun yapının günümüze kadar dayanmasını sağladığını belirtti. Tiyatroda kullanılan çene sisteminin özellikle tonozlarda dikkat çektiğini aktaran Karagöz, “Tek kalmış tonozun yanında, ortadaki boşluğun içerisinde bir kurşun geçirip, tamamen birbirine sıkıştırma tekniğiyle inşa edilmiştir. Tiyatroda harç kullanılmadan, geçme tekniği uygulanmıştır” dedi.

YANIK TAŞLARDA, BASINÇLI TEMİZLİK YAPILDI

Tiyatroda, bazı alanlarda duvarların, ateş yanıklarından dolayı tamamen simsiyah hale geldiğini görmenin mümkün olduğunu ifade eden Yılmaz, durumu düzeltebilmek adına basınçlı hava ve kum kullanarak duvarlardaki siyahlıkları temizlemeye çalıştıklarının altını çizdi. Fakat belli bir noktada durmak zorunda kaldıklarına vurgu yapan Yılmaz, “Çünkü temizlik işlemi orijinal taşlara zarar vermeye başlamıştı" dedi. Yılmaz, bu hassas dengeyi gözeterek çalışmaları durdurduklarını ve tiyatro duvarlarının şu anki görünümüne ulaştırıldığını vurguladı.

“TİYATROMUZ, ROMA DÖNEMİNE AİT”

Tiyatronun orkestra kısmını anlatan Karagöz, “Burada gördüğünüz taban döşemeleri, milattan sonra 5’inci ve 6’ncı yüzyıla tarihleniyor. Tiyatromuz, Roma dönemine ait. Ancak bu yapılar yeniden restore edilip, halkımızın görmesi için burada saklanacaktır. Tiyatroda, orijinal malzeme olarak görülen taşlar, balkonun içerisinde bir dikdörtgen şeklinde dizilmiştir. Antik dönemde tiyatro, havuz oyunları için sıkça kullanılmıştır. Roma döneminde tiyatrolar, halkın savaşçı ruhunu canlı tutmak için savaş sahnelerinin sergilendiği yerlerdi” ifadelerine yer verdi.

VENEDİK TÜZÜĞÜ’NE GÖRE RESTORE EDİLİYOR

Yapının, çağdaş restorasyon teknikleri ve uluslararası Venedik Tüzüğü’ne uygun olarak özenle restore edildiğine değinen Yılmaz, çalışmalar esnasında özgün dokunun korunmasına dikkat gösterildiğinin altını çizdi. Yılmaz, “Herhangi bir kimyasal kullanımdan uzak, doğal malzemelerle gerçekleştirildi” dedi. Yapının tiyatro bölümüne geldiklerinde, ilk bölmelerdeki oturma birimlerini orijinal halinde bulduklarını ve bu oturma alanlarının aslına uygun olarak restore edildiğini ifade etti.

Zeminde kullanılan taşların, aynı maden ocağından çıkarıldığı ve Ankara’ya özgü malzemelerle döşendiğine dikkat çeken Yılmaz, “Bu oturma birimleri özgün yerlerine ait şekilde sonuçlandırılmıştır. Yapıda bir bütünlük sağlanmış olup, zemin döşemeleri Roma dönemine uygun, hidrolik kireç bazlı harçlarla yapılmıştır” diye konuştu.

“GÖSTERİLERE HAZIRLAYACAĞIZ”

Sahne binasında bulunan tuğla izlerinin o döneme ait olduğunu söyleyen Karagöz, “Sadece tamamlama çalışmaları ile ilerleyen zamanlarda gösterilere ve performanslara hazırlayacağız” dedi. Sahne binasının akustik özelliklerinin dikkat çekici olduğunu vurgu yapan Karagöz, orkestrada belirli bir noktadan seslenildiğinde, sesin yankı yaparak geri döndüğü belirtti. Bu özellikte, antik dönemde retorik sanatına verilen önemin bir gösteriyor.

Kaynak:haberilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.