Ankara’da Bahçelievler Muhtarlık Binası müzeye dönüştü
Başkent Ankara’da Gölbaşı Bahçelievler Mahallesi Muhtarı Cihat Ceylan 25 yıldır topladığı antikaları muhtarlık binasında sergilemeye başladı; muhtarlık binası adeta bir müzeye dönüştü.
Gölbaşı Bahçelievler Mahallesi Muhtarı Cihat Ceylan, çocukluk döneminde oynadığı misketlerden okul önlüğüne, ninesinden kalan bakır kaplardan gençliğinde dinlediği plaklara kadar birçok eşyayı biriktiriyordu.
Zamanla bunu hobi haline dönüştüren Ceylan, yaklaşık 25 yıldır gittiği her yerden antika eşyalar alıp, koleksiyonunu genişletti.
MUHTARLIK BİNASINI MÜZEYE ÇEVİRDİ
Görev yaptığı muhtarlık binasında bu eşyaları sergileyerek halkla buluşturan Muhtar Ceylan, binayı, geçmişin izlerini taşıyan bir müzeye çevirdi. Muhtarlık müzesinde, Karamanoğulları Beyliği döneminde kullanılan kantardan Çanakkale Savaşı'nda yabancı bir askerin kullandığı su matarasına, eski tespihlerden plaklara, radyo kasetlerinden körüklü fotoğraf makinelerine kadar birçok antika eşya bulunuyor.
GÜNÜMÜZE KADAR TAŞIDIM
Çocukluğundan bu yana birçok eşya biriktirdiğini ifade eden Ceylan, "Önce çocukken oynadığımız misketleri, sonra gazoz kapağı biriktirmeye başladım. Tabii bunların birçoğunu da günümüze kadar taşıdım. Dedemden kalma hatıralar, köyümden kalma eski eşyalar, bakırlar, sonra tespihler. Muhtar olduktan sonra da burada sergileme imkanı buldum. Eski tespihlerden eski plaklara, eski kasetlerden radyo çalar, CD çalar, teknolojik ürünler, eski telefonlar, fotoğraf makineleri, eski televizyonlar, eski oyuncaklar, eski porselenler, kolonya şişeleri, gazoz şişelerine kadar, hepsini muhtarlıkta sergileme imkanı buldum. Bizim eşyalarımız azdı, özdü ve nesilden nesle aktarılırdı. Mesela burada bir çakmağım var. Bu çakmak, dedem zamanında ocakta kullanılırdı. Sonra annemlere, babamlara kaldı, onlar da kullanıyorlardı. Şimdi ben aldım. Kullanmasak da burada hatıra olarak saklıyoruz. Eski kap kacaklar da öyle, bakırlarımız da öyle nesilden nesle dedemizin babasından dedemize kalmış, dedemizden babalarımıza, annelerimize kalmış. O eşyaları da biriktiriyoruz" dedi.
ÖĞRENCİLER DE GELİYOR, ÇAY İKRAM EDİYORUZ
Muhtarlık binasını, muhtarlık müzesi ya da mahalle müzesi olarak düşündüklerini belirten Ceylan, şöyle konuştu: "Buraya kreşe giden çocuklarımız da geliyor, aileleriyle birlikte gelen çocuklarımız da oluyor. Gün içerisinde eşyaları görmeye geliyorlar, bunlara dokunabiliyorlar, oturup gazozlarını da yudumlayabiliyorlar. Çay, yemek ikramında da bulunuyoruz. İçeride de bir köşemiz var, divan köşesi. Kendilerinden bir parça buluyor insanlar. Biz de çok mutlu oluyoruz. Gittiğim her yerden, köylerden, şehirlerden, yeni geliyor yurt dışından böyle antika, eski eşyaları biriktirip onları sergilemeye çalışıyorum. Yaklaşık 800-900 yıllık el yapımı kantarımız var, yani pazar kantarı. Yaklaşık bin yıllık bir tarihi muhtarlıkta barındırıyoruz. Eski terazilerden tutun da eski oyuncaklara kadar çeşitli eşyalarımız var.Çocuklara da bunları aşıladık, çok ilgilerini çekiyor.Çünkü günümüzde artık bu eşyaların birçoğu üretilmiyor.El yapımı eşya neredeyse kalmadı.İnsanların en çok dikkatini çeken eşya yaş grubuna göre; eskilerimiz bakır, eski ocak, daktilo, fotoğraf makinesi bunları çok severken, yeni nesil eski telefon, teknolojik aletler, kasetçalar, CD gibi eşyaları çok seviyor" dedi.
Kaynak:DHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.