Uzm. Psk. Rabia Görgün: Çocukları sadece aile değil toplum da korumalı

Giderek artan çocuğa şiddet konusunu Ulus’a yorumlayan Uzman Klinik Psikolog Rabia Görgün, “Çocukları sadece ailesi değil toplum da korumalı” dedi.

Her gün şiddet olaylarına bir yenisi ekleniyor. Günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri haline gelen şiddet olaylarında ise, en acı olanı çocuğa karşı yapılan şiddet olarak öne çıkıyor. 21 Ağustos günü kaybolmasından 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın trajik ölümü, hemen akabinde uğradığı cinsel istismar sonucunda yaşamını yitiren Sıla bebek olayı durumu ciddiyetini gözler önüne seriyor. Tüm bu yaşanan çocuğa yönelik şiddet ve daha bilmediğimiz, basına yansımayan çocukların yaşadıkları mağduriyet hakkında Ulus’a konuşan Uzman Klinik Psikolog Rabia Coşkun Görgün, “Çocukları sadece ailesi değil, toplum da korumalı” dedi. Çocuk cinayetlerinin psikopatolojik rahatsızlıklarla ilişkili olduğunu belirten Görgün, anti-sosyal ve narsistik kişilik bozukluğu gibi durumların şiddet eğilimini artırdığını ifade etti. Görgün, toplumsal farkındalığın ve destek mekanizmalarının bu tür olayları önlemede kritik rol oynadığını vurguladı.

SAVUNMAZ OLDUKLARI İÇİN HEDEF “ÇOCUKLAR”

Şiddetin günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri haline geldiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Rabia Coşkun Görgün, “Son dönemde Türkiye’de yaşanan 8 yaşındaki Narin Güran’ın trajik ölümü, toplumda büyük bir infial yarattı. Ne yazık ki çocuk cinayetleri, insan psikolojisinin en karanlık yönlerinden biri olarak değerlendirilebilir” diye konuştu. Böylesi trajik olayların genellikle psikopatolojik rahatsızlıklarla ya da ağır travmalarla ilişkilendireceğini ifade eden Görgün, “Psikolojik dinamikleri anlamak için birden fazla faktörün bir araya gelmesi gerekir” dedi.

Psikopat ya da anti-sosyal kişilik bozukluğu olan bireylerde empati eksikliğinin yaygın olduğunu vurgulayarak, bu eksikliğin, kişilerin başkalarına zarar verme potansiyelini artırabileceğini söyledi. Görgün, çocukların en savunmasız bireyler olduğunu ve bu nedenle bazı patolojik eğilimlerin hedefi haline geldiklerini ifade etti.

GEÇMİŞ YAŞANTININ ETKİSİ BÜYÜK

Şiddet eğiliminde olan bireylerin geçmiş yaşantılarının rolünün büyük olduğunu ifade eden Görgün, özellikle çocukluk döneminde maruz kalınan şiddet, istismar ya da ihmal gibi durumların ilerleyen yıllarda saldırgan davranışlar geliştirmeye neden olduğunu dile getirdi. Bu tür travmalara müdahale edilmemesi durumunda, bireylerde öfke, çaresizlik ya da kontrol kaybı gibi hisler ortaya çıkacağını ifade eden Görgün, “Bu duygular zamanla çocuklara ya da diğer savunmasız bireylere yönelik şiddet eylemlerine yol açabilir” diye konuştu.

ŞİDDET EĞLİMİNİ TETİKLİYOR

Çocuğa karşı şiddet uygulama eğilimini tetikleyen yaygın psikolojik bozuklukların bulunduğunu aktaran Görgün, en yaygın görülenin anti-sosyal kişilik bozukluğu olduğunu ifade etti. Anti-sosyal kişilik bozukluğu yaşayan bireylerin, empati kurma yeteneğinden yoksunken aynı zamanda bir başkasının duygusal ya da fiziksel acılarını anlamakta zorlandığını vurgulayan Görgün, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:

“Narsistik kişilik bozukluğu da bazı vakalarda bu tür eylemlere neden olabilir. Narsistik bireyler, çevrelerindeki insanları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanma eğilimindedir. Çocuklar gibi savunmasız bireyler bu durumdan en çok etkilenen grup olabilir. Ayrıca, şiddetli travmalar yaşamış bireylerde ortaya çıkan posttravmatik stres bozukluğu da bu tür saldırgan davranışlara zemin hazırlayabilir.”

TOPLUM ÖNEMLİ ROL OYNUYOR

Toplumun bu tür şiddet, cinayet ve istismar gibi olaylar karşısında bilinçli bir tutum sergilemeleri gerektiğine vurgu yapan Görgün, “Çocukları sadece ailesi değil toplum da korumalı” dedi. Görgün, önleyici tedbirler arasında, aile içi şiddeti önlemek için etkili sosyal destek mekanizmalarının oluşturulması, ebeveynlerin psikolojik sağlıklarının izlenmesi ve desteklenmesi, çocukların istismar ve ihmalden korunması için eğitim programlarının yer aldığını belirtti. Toplumdan gelen güçlü bir desteğim bu tür olayların önüne geçilmesinde önemli bir rol oynayacağını sözlerine ekleyen Görgün, “Toplumsal farkındalık kampanyaları, psikolojik destek hatları ve erken müdahale programları da bu süreçte kritik bir rol oynayacaktır” diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri