Bir toplumu oluşturan fertler arasında maddi ve manevi konumları bakımından zengin fakir genç yaşlı gibi farklılıkları vardır. Buna göre her toplumda özel ilgiye ve desteğe muhtaç bazı mağdur kesimler de bulunmaktadır. Bunların başında dul ve yetimler, engelliler, yaşlılar, fakir ve yoksullar gelmektedir.
İslam dini ihtiyaç sahibi insanlarla ilgili konularda düzenlemeler yapmış toplumun bütün kesimlerinin huzur ve mutluluğunu temin etmeye yönelik prensipler ortaya koymuştur.
Bu manada toplumda ki maddi problemleri çözmek fakir ve kimsesizleri korumak maksadı ile zengin Müslümanlara zeka, fıtır sadakası, kefaret gibi mali yükümlülükler getirmiş, ilave olarak nafile sadakası, infak, isar, sevgi, şefkat, merhamet, cömertlik diğerkamlık gibi konularda bütün müminleri teşvik eder.
İslam’ın beş temel esasından biri olan zekat zengin Müslümanın malındaki fakirin hakkı olarak kabul edilmiş, fakirin hakkı olan zekatı vermeyenlere ise aye ve hadislerde acıklı azap olduğu haber verilmiştir.
Hz Peygamber Efendimiz (s.a.v) de Zayıf ve düşkünlerinize dikkat ediniz zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız buyurmuştur. Başka bir hadisi şerifinde ise yetime, yoksula ve yolcuya infakta bulunan zengin müminleri övmüş onların hakkına riayet etmeyenleri ise kötülemiştir.
Dinimizin toplumun mağdur kesimlerinin problemlerinin çözümüne yönelik ortaya koyduğu düzenlemelerin en güzel örnekleri Hz Peygamber (s.a.v) in hayatında görmek mümkündür. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (s.a.v) hiçbir ayrım yapmaksızın her kesimden insanla görüşmüş bilhassa ihtiyaç sahiplerine yardım hususunda özel bir gayret sarf etmiştir.
Nitekim yaşlılar, fakirler, yetimler, özürlüler, köleler ve cariyeler iyi bir eğitimle topluma kazandırılması gereken çocuklar ezilen ve istismar edilen kadınlar onun özel alaka ve himayesi sayesinde yaşanılabilir bir hayata kavuşmuşlardır. Dolayısı ile Nebiyy-i Muhterem (s.a.v) in söz konusu insanlara gösterdiği yakın ilgi ve bu husustaki tavsiyeleri günümüz insanı için de güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Hz Peygamber (s.a.v) in en önemli özelliklerinden birisi de güçsüz, zayıf ve kimsesizleri himaye etmesidir. O zulüm ve haksızlığın had safhada olduğu zayıfların güçlüler tarafından ezilip horlandığı bir toplumun içinden çıkmıştı, Sevgi ve şefkat abidesi Peygamberimiz (s.a.v) toplumun himayeye muhtaç kesimlerinin sıkıntılarına yakınen şahit olmuş gördüğü acı olaylar karşısında kalbinde daima derin bir üzüntü hissetmişti. Yüce Allah (c.c) onun bu şefkat ve muhabbetini kendine mahsus olan Rauf ve Rahim isimleri ile ifade etmiştir.