Yüce Allah insanları ve cinleri kendisine kulluk ve ibadet etsin diye yaratmıştır. Bunun içindir ki insanın en önemli öncelikli görevi Allah’a kulluk etmesidir. Yaratılışın gayesi yüce Allah’a bağlılığın açık bir göstergesi olan ibadetler sırf Allah rızası için gözetilerek yapılmalıdır. Çünkü Allah’ın emri olan ibadetler halishane bir niyet ile yapıldığında makbul olur, bu nedenle dinimizde niyet ibadetler de şart koşulmuştur, insanın bütün söz ve davranışları Allahu Teala nezdinde ancak niyetine göre değer kazanmaktadır.
Buna göre Allah’ın rızasını gözetmeyen bir niyet ile yapılan amelin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Nitekim Kuranı Kerimde ibadetlerin makbul olmasının sırf Allah’ın rızası gözetilerek ve ihlas ile yapılmasına bağlı olduğu bildirilmiştir. Deki şüphesiz bana dini Allah’a has kılarak ona ibadet etmem emredildi, hâlbuki onlara ancak dini Allah’a has kılarak hakka yönelen kimseler olarak ona kulluk etmeleri namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti, işte bu dost doğru dindir. Hz Peygamber (s.a.v) de böyle buyurmuştur, Kişi neye niyet etti ise onun karşılığını alır başka bir hadisi şerifte ise şüphesiz Allahu Teâla sadece kendisi için ve ancak kendisinin rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder, buyrularak yapılan ibadetlerin makbul olması için sırf Allah rızasını kazanmak niyeti ile yapılmasının şart olduğu vurgulanmıştır. Bütün ibadet ve hayırlarını niyetler ile yapan kimseler yüce Allah tarafından şöyle övülmüştür.
Temizlenmek için malını hayra veren en muttaki Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan kimse o ateşten uzak tutulacaktır o hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz, yaptığı iyiliğin ancak yüce rabbinin rızasını istediği için yapar elbette kendisi de hoşnut olacaktır. Niyetin etkisi o kadar büyüktür ki insanın davranışlarının mahiyetini değiştirir. Sıradan davranışlar güzel niyetlerle ibadete dönüştüğü gibi halis olmayan niyetler ile yapılan ibadetler de insanı günaha götürür. Aynı şekilde niyet ile ibadetler haline dönüşürken ibadetler de adet haline gelebilir.
Örneğin bir kimsenin gelip geçenlere zarar vermesin diye yoldaki taş, çakıl vb şeyleri kaldırıp atması ona sevap kazandırır. Diğer yandan gösteriş için yani insanların takdirini kazanmak veya başka bir dünyevi menfaat elde etmek için yapılan ibadet iyilik ve Hayırlar insan için ağır bir vebal olmaktadır. Yine bir Müslüman meşru yollardan kazanarak ailesinin geçimini sağlamak düşüncesi ile çalışırsa ibadet sevabı kazanır. Demek ki insanın ne yaptığı değil neyi niçin yaptığı daha önemlidir. Nitekim Hz Peygamber Efendimiz (sav) insanların ahirette niyetlerine göre diriltileceklerini haber vermiştir. İnsanın her istediği iyiliği yapmaya gücü yetmeyebilir, fakat samimi niyeti sayesinde birçok sevap elde edebilir. Zira Müslümanın ibadet hayır ve iyilik yapma konusunda kalbinden geçen samimi isteği de ibadet olarak değer kazanmaktadır.