24 Kasım Öğretmenler Günü'nde 15 yıllık Türkçe Öğretmeni Adem Çetin ile mesleği ve sorunlarını konuştuk. Öğretmenliği meslek değil yaşam biçimi olarak gördüğünü söyleyen Adem Çetin, insan yetiştirdiklerini, bunun için idealizmin önemli olduğunu belirterek, idealist olmayan öğretmenlerin mesleğe zarar verdiğini kaydetti. Çetin, “Ben onlara bankamatik memuru diyor ve kızıyorum” dedi.
İKİ ALTIN TAVSİYE
Türkçe Öğretmeni Adem Çetin, öğrencilerine iki altın tavsiyede bulunarak “Okumak bir ihtiyaçtır. Bahane ise insanın kendisine söylediği en büyük yalandır” dedi.
24 Kasım’da nasıl bir hediyenin kendisini mutlu ettiği konusunda ise, Adem Hoca şunları söyledi: “Pahalı bir hediye mi, kalpten yazılmış iki satır şiir mi? Sizce hangisi daha değerlidir? Ben kalpten yapılmış kutlama mesajlarını daha çok önemsiyorum.”
Ankara Etimesgut’ta özel bir okulda Türkçe Öğretmeni olarak görev yapan Adem Çetin ile söyleşimiz şöyle:
-Adem Çetin Bey, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Merhabalar, ben Adem Çetin, Türkçe öğretmeniyim, evliyim ve bir oğlum var. Osmaniye-Kadirliliyim, 15 yıldır ülkemizin farklı bölgelerinde özel kurumlarda öğretmenlik yaptım. Şu an özel bir okulda öğretmenlik yapmaya devam ediyorum.
-Mesleğinizi seviyor musunuz?
Evet, seviyorum. İsteyerek ve bilerek bu alanı seçtim.
-Bunu şunun için sordum; günümüzde kimi mesleklerin “mecburiyetten yapılan iş” haline geldiğini görüyoruz. Sizde durum nasıl?
Hayır, işimi keyif alarak yapıyorum.
OKUMAK BİR İHTİYAÇTIR
-Öğrencilerinize en önemli tavsiyeniz ne oluyor?
“Okumak bir ihtiyaçtır.”
“Bahane insanın kendisine söylediği en büyük yalandır.”
Bu iki cümlenin ışığında öğrencilerime okumanın ne kadar önemli olduğunu ve gelecekleri adına sorumluluk alanlarına odaklanmalarını, bahanenin hiçbir işe yaramadığını anlatıyorum.
EĞİTİM ARKA PLANDA BIRAKILIYOR
-Özellikle ilkokul öğrencileri öğretmenlerini rol model seçebiliyorlar. Bu da öğretmenlere büyük sorumluluklar yüklüyor. Günümüzde öğretmenlerimiz bu konuyla ne kadar dertleniyorlar sizce?
Herhangi bir mesleğe misyon yüklemenin anlamsız olduğunu düşünüyoruz ama öğretmenlik bir öğrencinin hayatına en yakından dokunma fırsatı sunuyor bizlere. Bu sebeple öğretmenler öğrencilerin bulundukları alanda kendilerinin ne kadar önemli olduklarının bilincinde olmalıdır. Bu mesleğin geleceğimizi şekillendiren bireyleri yetiştirdiğini düşünerek hareket etmeliyiz. Maalesef günümüzde eğitim-öğretim faaliyetlerinde öğretim ön plana çıkarılıp eğitim arka planda bırakılıyor. Mesleği sevmeyen bireyler maalesef dertlenmiyorlar ama hala umudumuz var ve işini çok iyi yapan öğretmenlerimiz geleceğe umutla bakmamızı sağlıyorlar.
İDEALİST OLMAYANLAR MESLEĞE ZARAR VERİYOR
-Öğretmenlik gibi kutsal mesleklerde idealizmin olmazsa olmaz olduğu fikrine katılıyor musunuz? Bu konuda siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?
Mesleğimizin temelinde insan yetiştirmek var. İnsan yetiştirmek için de yeterli donanıma sahip öğretmenlere ihtiyacımız var. İdealist olmayan bireyler maalesef bu mesleğe zarar veriyorlar. Ben yıllardır ülkemizin gelişimine katkı sağlayan gençler yetiştirmek için elimden geleni yapıyorum. Bazen saçını okşadığınız bir çocuk, bazen küçük bir hediye, bazen de bir gülümseme… Onları kazanmak bu kadar kolay. Geleceğimizin emanetçisi gençlere sahip çıkmalıyız.
BANKAMATİK MEMURU OLAMAYIZ
-Türkiye genelinde idealist öğretmen sayısında düşüş olduğu görülüyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Düşüş var demek ne kadar doğru bilemedim. Bazen öyle şeyler yapıyoruz ki birileri anlatmıyor diye yapmıyoruz anlamına gelmez. Haberlerde çok güzel örnekler görüyoruz. Doğayı okula çevirenler, halk oyunları öğretenler, sporla hayatları değişenler… Mesleği ruhunda hissetmeyen ve bu işe sadece para odaklı bakanlar maalesef idealist değil. Ben onlara bankamatik memuru da diyorum ve kızıyorum. Sevmeyerek yapılan öğretmenlik binlerce çocuğumuzun heba olmasına neden olacak ve bu canımı çok acıtıyor.
YİNE ÖĞRETMEN OLURDUM
-Öğretmen olduğunuz için pişmanlık hissettiğiniz oldu mu; oldu ise neden?
Hayır, hiç pişman olmadım. Bu bir meslek değil yaşam biçimim. Dünyaya geliş amacım ve misyonum… Öğretmen olmasam ne olurdum diye düşünüyorum, yine öğretmen olurdum.
-Öğretmenlik kutsal bir meslek. Bugün gelinen noktada toplumda gördüğü değeri nasıl yorumluyorsunuz; kıymetiniz yeterince biliniyor mu sizce?
GERÇEK ÖĞRETMENLER HER ZAMAN DEĞERLİDİR
Ben kendi tarafımdan bakınca kıymet gördüğümü düşünüyorum. Eski öğrencilerim sürekli ararlar, muhabbetler edilir, planlar yapılır, görüşürüz. Velilerim de sürekli ararlar, misafirleri olurum. Ben şanslı bir öğretmenim galiba. Mesleğe gerçekten önem verenler, çocukların ruhlarına dokunanlar onlarla çocuk olanlar, beraber gülüp beraber ağlayanlar –yani gerçek öğretmenler- her zaman değerlidir. Meslek eskisi gibi değil artık çok değersiz diyen öğretmenlerin bence aynaya bakmaları gerektiğini düşünüyorum. Mesleğini severek yapan öğretmenlerin hep mutlu oldukları, çevreleri tarafından el üstünde tutulduğuna defalarca şahit oldum.
BİR GÜN DEĞİL SÜREKLİ DEĞER GÖRMEK ÖNEMLİ OLAN
-24 Kasım Öğretmenler Günü’nde kuru kutlama mesajlarıyla geçiştirilen bir meslek haline mi geldi yoksa?
Bu konuda şöyle düşünüyorum: pahalı bir hediye mi, kalpten yazılmış iki satır şiir mi? Sizce hangisi daha değerlidir? Ben kalpten yapılmış kutlama mesajlarını daha çok önemsiyorum. On yıl önce dersine girdiğim öğrencinin hocam diye başlayan cümleleri bazen gözlerimden iki damla yaş akıtıyor. Bir gün değil, sürekli değer görmeyi daha değerli görüyorum. Bir şeyin değeri o işin tüm paydaşlarını ilgilendirir. Öğretmen, veli ve öğrenci. Birisi işini tam yapmadığında eksik kalır. Mesleğimizin hâlâ çok değerli olduğu düşünlerdenim. Biraz poliyannacılık var galiba bende (Gülüyor).
ÖZELDEN ÖZELE FARK VAR
-Sizce özel okulda öğretmenliğin en zor yanı ne?
Ben keyif alarak çalışıyorum. Burada işin zorluğu biraz da kurumdan kaynaklanır. Bazı kurumlar velinin gözünü boyamak için öğretmene çok fazla iş yükü yüklerler. Veli öğretmeni azarlar, veli haklıdır, veli velinimettir gibi düşünen kurumlarda maalesef öğretmenler çok zorlanıyorlar. Planlı, kurumsal kurumlarda çalışmak gayet kolaydır.
MAALESEF KÖTÜ ŞEYLER DUYUYORUZ
-Genel anlamda özel okul öğretmenlerinin sorunlarından bahsedebilir misiniz?
İş tanımlarının net olmaması, maaşların düzensiz olması, uzun mesai saatleri, gereksiz işler, işi kaybetme korkusu, maaşı alamamak, saygısızca konuşmalar ve mobbing… Maalesef kötü şeyler duyuyoruz.
“HAYIR” DİYORUM
-Devlette öğretmenlik imkânınız belki de oldu ama siz özeli tercih ettiniz, bilemiyorum. Bugün devlete geçme fırsatı doğsa kararınız ne olur?
15 yıldır özel kurumlarda çalışıyorum ve gayet mutluyum. Devleti daha önce düşündüm ama onlar beni düşünmedi. Şaka şaka KPSS’ye yeterli seviyede çalışamadım ve tabii kazanamadım. Kısmet diyelim. Artık öyle bir şansım olsa da kullanmam. Özel okulda daha doğrusu iyi bir kurumda iseniz devlete göre daha rahat çalışma alanınız oluyor. Hayır diyorum.
BİZ VELİYİ, VELİ BİZİ ANLAYACAK
-Deneyiminizden yola çıkarak, velilerin öğretmenlerden beklentileriyle ilgili neler söyleyeceksiniz? Sizi yordukları oluyor mu?
Ben kitap okumayı ve yeni insanlarla tanışmayı çok severim. Eğer velilerle iyi bir iletişim kurarsanız asla yorulmazsınız. İnsan anlaşılmadığı zaman yorulur. Biz veliyi anlayacağız onlar da bizi. İlk başlarda beni tanımadıkları için bazı uygulamalarımı anlamadıklarında yorulduğum oluyor.
EĞİTİMİN SACAYAKLARI
-Peki, sizin öğrencilerden, velilerden beklentileriniz neler?
Veli, öğrenci ve öğretmen. Bu üçlü eğitimin sacayaklarıdır. Beklentimiz doğru iletişim, samimiyet ve dürüstlüktür. İletişim kuvvetli olunca başarılı bir eğitim dönemi geçiriyoruz.
-Sizce veliler öğretmenlere nasıl yardımcı olabilir?
Öncelikle şunu belirteyim. Biz ödevleri öğrencilere veriyoruz ama veliler ödev yapıyor. Biz velilerden ödev yapmasını değil çocuklara uygun öğrenme alanları oluşturmalarını istiyoruz. Çocukları dinlemelerini ve onlarla vakit geçirmelerini kısacası onları anlamalarını istiyoruz. Bunlar gerçekleşirse bize yardımcı olmuş olurlar.
EN BÜYÜK EKSİKLİK PLANSIZLIK
-Mevcut eğitim sistemimizin en büyük eksikliği ne size göre?
Eğitim sistemimizdeki eksiklik plansızlık… Ülkenin her yerinden öğretmenlerin davet edilip ortak paydalarda buluşup yeni planlamalar yapılıp en iyi sistemin bulunması gerektiğini düşünüyorum. Sınavların ismi değişiyor, içerik değişiyor seneye bakıyorsun yine değişiklik. Artık 10-20 yıllık planların yapılıp uygulanması gerekiyor.